TCMB’nın bağımsızlığının kalmadığı bir ortamda yapılan son yüz baz puanlık politika faizi indirimi, temel ekonomi kavramları ile taban tabana çelişen, akıl dışı bir para-kredi politikasının yeni bir halkasıdır.
Son 12 aylık enflasyon oranı TÜİK’e göre %19.87, çok daha güvenilir ENAG’a göre %49.67’dir. İktidarın, 2021 yılı için kabul ettiği yeniden değerleme oranı ise %36,2’dir. Bu rakamlar ortada iken TCMB’nın politika faizini %15’e çekmesi zaten negatif olan reel faiz oranının daha da düşmesine yol açmıştır.
Bu ciddi bir durumdur ve vahim gelişmelere yol açması olasıdır.
Bugün gelinen noktada, zaten bir kriz içinde olan Türkiye ekonomisinde aşırı düşük (negativ) reel faiz ve yüksek enflasyonla ekonomiye yön verilmeye çalışılmaktadır. Bu akıl dışı yaklaşım, ülkeyi yüksek enflasyon-günlük devalüasyon sarmalında uzun sürecek yatay bir kronik krize sürüklemektedir.
Gerekli ekonomik önlemler alınmadığı için ülkenin; yeraltı ekonomisi, vergi kayıp ve kaçakları, vergi afları, suç gelirleri, israf ve yolsuzlukların normal ekonomik koşulların yerini alacağı bir ortama sürüklenme olasılığı artmaktadır.
Tehlike büyüktür. Gidişat olumsuzdur. Öngörülebilirlik kalmamıştır. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, gelir dağılımı daha da bozulacak, işsizlik ve yoksulluk daha da artacak, sosyal sorunlar derinleşecektir.