Ortak Akıl Politika Geliştirme

MÜZEDEKİ DEMİR HANÇERİN SIRRI – Zeki Ertürk

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün direktifleriyle ve kişisel bütçesinden sağladığı katkıyla, Cumhuriyet döneminde 1935 yılında Anadolu’da ilk kez Remzi Oğuz Arık ve Zübeyr Koşay tarafından, Çorum Alacahöyük’te arkeolojik kazılar başlatıldı. Atatürk yakından ilgilendi ve kazı alanını ziyaret etti. Alacahöyük, dünyada Tunç(Bronz) Çağı Medeniyetini(MÖ.3000-2000)  başlatan Anadolu’nun yerli halkı Eti’lerin başkenti (sonradan niye Hatti denmeye başlandı, onu da bilmiyorum). Faaliyet alanı madencilik olan Etibank’ın 1935’te Atatürk tarafından kurulmuş olması da ne kadar anlamlı.

Bu kazılarda, kral mezarlarında bulunan ve dünyada eşi benzeri bulunmayan bu eserler, şimdi Atatürk’ün Sakarya Muharebesi sürerken, 1921 yılında kurdurduğu; 1997’de Avrupa’da Yılın Müzesi seçilen, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor.

Bizim haberimiz yok ama bu eserler arasında, özellikle sapı altın bir hançerin kamasının, göktaşından gelen demirden işlenerek yapıldığı, yurt dışındaki bilim insanlarınca ispatlandı.  Yıllarca “mezara herhalde sonradan karışmıştır” diye Türkiye’de ilgilenen olmadı.

Bu konuda dünyada neler oluyor, onu da bir belgeselden öğreniyoruz.(*) 1922 yılında Howard Carter adlı bir İngiliz tarafından bulunan, MÖ. 1332-1323 yılları arasında Mısır’da hüküm sürmüş çocuk kral Tutankamon’un mezarında, mumyası ile birlikte sapı altın, kama kısmı demir bir hançer bulundu. Mezar daha önce hiç açılmamıştı. Mezarın kapısına bağlanmış mühürlü halat hala duruyordu. Bu tarihlerde Mısır’da henüz Demir Çağı başlamamış. Sadece Mısır’da değil dünyada da Demir Çağı henüz başlamamış. Bu garip ve açıklanamayan bir keşifti. Bilim ve arkeoloji dünyasında kıyamet kopuyor, yer yerinden oynuyor. On yıllarca bu demirin nereden geldiği araştırılıyor. Eğer demiri eritip şekillendirecek teknoloji henüz bulunmadıysa, bu hançer oraya nasıl gelmişti?. Sonunda uzaydan göktaşıyla gelen demirin işlenerek yapıldığı, kesin olarak ispat ediliyor.

Demir doğada nispeten çok kolay bulunan bir metal. Fakat ergime derecesi altın, gümüş, bakır, kalay, kurşun, çinko gibi metallere göre yüksek: 1538 derece. Bu nedenle diğer metallerin eritilerek işlenmesi, bunlardan alaşım yapılması çok daha önce bulunmuş. Bakır ve kalay, bakır ve çinko, bakır ve kurşun karıştırılarak bronz(tunç) alaşımı, bakıra altın veya gümüş karıştırılarak elektron elde edilmiş. Böylece Anadolu’da Bronz veya Tunç Çağı (MÖ.3000-2000) çağı başlamış. Anadolu, dünyada Bronz(Tunç) Çağını en önce yaşayan bölge. Demir Çağının başlangıcı MÖ. 1200’ler ve Anadolu bu çağın başlamasında da dünyada öncü bölgelerden biri. İnsanlık medeniyet tarihinde bu keşifler o kadar önemli ki Paleolotik(Yontma Eski Taş)  ve Neolitik(Yeni-Cilalı Taş) çağlardan sonra, çömlek yapımı ile birlikte bakır, altın, gümüş gibi metallerin de kullanılmaya başladığı dönem, Kalkolitik(Bakır-taş) Çağ (MÖ. 5500-3000) olarak adlandırılmış.

Önce dünyaya başlıca iki türlü göktaşı geldiği belirlenmiş. Bunlardan bazıları demir, bazıları kaya temelli. Her 20 göktaşından biri demir temelli. Bu göktaşları nereden geliyor? Birçoğu güneş sistemimiz yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşurken geride kalan molozlardan oluşuyor. Bunların çoğu Jüpiter ve Mars gezegenleri arasındaki Asteroit kuşağından kopup geliyor. Asteroit kuşağındaki göktaşları oldukça kaotik bir yapıya sahip. Sıklıkla birbirlerine çarparlar. Ya da güneş sistemindeki en büyük gezegen olan Jüpiter’in çekim etkisiyle çekilirler. Aynı zamanda birbirlerini güneş sisteminin iç kısımlarına itebilirler.  Göktaşı ile gelen demirin yapısı, dünyadaki demir cevherinden farklı. Göktaşıyla gelen demirin içinde daha fazla Nikel ve Kobalt var. Yapılan analizler sonunda Tutankamon hançerinin demirinde %10’dan fazla Nikel olduğu belirleniyor. Bu dünyadan elde edilen Demirdeki % 5 sınırının çok üstünde.  Böylece bu hançerin dünya dışından gelen demirden yapıldığı kesinleşiyor. Mısırlı yetkililer bu analizlerin Tutankamon hançerinden parça alınmadan yapılmasına özellikle titizlik gösteriyorlar.

Demir çağından çok önce göktaşlarıyla gelen demirin ısıtılarak ve dövülerek demirci ustaları tarafından bu tür aletlere dönüştürüldüğü biliniyor. Belgeselde bir demirci tarafından böyle bir göktaşı demiri ısıtılarak ve dövülerek benzer bir kamaya dönüştürülüyor.

Bu bölgeye ve tüm dünyaya şimdiye kadar düşmüş göktaşı alanları belirlenmiş. Kızıldeniz’e 2000 kilometre uzaklıktaki yarıçap içerisinde düşen göktaşlarından 20 tanesinin demir temelli olduğu keşfedilmiş. Her göktaşının dünyaya hangi yönden, hangi açıyla düştüğü demir veya taş temelli olup olmadığı da araştırmalar sonucu belirleniyor. Her demir temelli göktaşının yapısı da birbirinden farklı. Demir, nikel ve kobalt karışım oranları farklı. Bu nedenle Tutankamon hançerinin göktaşı demirinden yapıldığı belli olduktan sonra, hangi bölgeye düşen göktaşından olabileceği araştırılıyor. Tutankamon mezarının 500 kilometre kuzeyindeki Kharga göktaşı alanındaki demir bileşimi (%88 demir, %11 Nikel, % 0.44 Kobalt) hançerdeki değerlere en yakın görünüyor.

Araştırma daha da derinleştirilince  “demir, Mısır çöllerine düşen göktaşlarından farklı bir yerden gelebilir miydi” sorusu ortaya atıldı.  İki tane de Anadolu’da, demir bileşimli göktaşı düşme alanı belirlenmişti. Buralardan olabilir miydi? Bu arada antik Mısır bilimcilerinin deşifre ettikleri; belki de tarihteki ilk diplomatik görüşmelerin olduğu kil tabletlerde, başka bir seçenek ortaya çıktı. “Amarna Mektupları” adı verilen kil tabletlerde, Tutankamon’dan birkaç yüzyıl önce, Mısır firavunları ile bugünkü Suriye’de yaşamış Mitanni Krallığı ile yazışmalar vardı. Mitanni kralının Tutankamon’un büyükbabasına hediye olarak üç tane demir hançer gönderdiği yazıyordu. Dolayısıyla Tutankamon mezarı içinde bulunan demir hançer Mitanni halkından bir hediye olabilirdi.

Bütün bu ortaya serilen gerçekler karşısında insanın aklına Hitit ve Mısır krallığı arasındaki MÖ. 1274 yılında bu topraklarda yapılan Kadeş Savaşına böyle bir teknoloji ve madencilik paylaşımının neden olabileceği geliyor. Mısır kralı 2. Ramses ile Hitit kralı 2. Muvatalli arasındaki savaştan yaklaşık 15 yıl sonra dünyanın ilk barış anlaşması yapıldı. Bu anlaşmaya göre Suriye toprakları paylaşıldı. Bu anlaşmayı takiben birkaç yıl sonra o tarihteki Hitit kralı 3. Hattuşili’nin kızlarından biri 2. Ramses’e eş olarak gitti. Kadeş Anlaşmasının orijinali bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde, bir kopyası New York’taki Birleşmiş Milletler binasındadır.

Belgeselde dünyaca ünlü bir Japon demir uzmanı, Demir Çağının başlamasından uzun yıllar önce Anadolu’da, Çin’de ve Hindistan’da göktaşı temelli demirin işlendiğini, Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki MÖ 2400 yıllarına tarihlenen Eti Medeniyetine ait hançerin de bunlardan güzel bir örnek olduğunu açıkladı. Tutankamon hançeri üzerine bu kadar araştırma, belgesel yapılmasına karşın, Eti hançerinin belgeselde birkaç kelimeyle geçiştirilmesine üzüldüm.  Arkeologlarımızın çanak çömlek kadar Anadolu’daki madencilik tarihine ve madencilik eserlerine önem vermediklerini, Anadolu Medeniyetleri kronoloji ’sinde(**)  Demir Çağına yer verilmediğini gördükçe üzüntüm artıyor.

Ben Atatürk’ün büyüklüğünü böyle bir bilimsel keşif yapıldığında, bir kez daha anlıyorum. İHA’lar ve SİHA’lar konusunda dünyada öncü çalışmalar yaptığımız, demir ve çeliğin çok önem kazandığı bu çağda, Anadolu Medeniyetleri tarihinde demire olan bu ilgisizliğimiz beni şaşırtıyor.

Kaynaklar:

(*) Scence’s Greatest Mysteries, Tutankhamun’s Space Dagger, 24 September 2022.

(**) Anadolu Medeniyetleri Müzesi Tanıtım Yayını, Ankara.

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...