Ortak Akıl Politika Geliştirme

NATO’NUN YENİ YÜZÜ: EDT’LER (2) – KÖKSAL ÖZENÇ

NATO NDC Koleji’nin (NATO Defense College – NATO Savunma Koleji) Research Paper adıyla yayınladığı derginin Haziran 2022, 24 nolu sayısında belirtildiğine göre, 2019’ların sonunda NATO’nun gelecekte nasıl bir yapıya dönüştürülmesi konusunda bir dizi konferans, seminer ve toplantı yapıldı ve bu toplantılara NATO üyesi ülkelerden çok sayıda kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere STK, üniversite, ARGE firmaları vb üye ülkelerin ilgili tüm paydaşları görüş ve önerilerini sunmak üzere çağırıldı.

NATO 2030’A GİDEN SÜREÇ: EDT’LER

NATO NDC Koleji’nin (NATO Defense College – NATO Savunma Koleji) Research Paper adıyla yayınladığı derginin Haziran 2022, 24 nolu sayısında belirtildiğine göre, 2019’ların sonunda NATO’nun gelecekte nasıl bir yapıya dönüştürülmesi konusunda bir dizi konferans, seminer ve toplantı yapıldı ve bu toplantılara NATO üyesi ülkelerden çok sayıda kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere STK, üniversite, ARGE firmaları vb üye ülkelerin ilgili tüm paydaşları görüş ve önerilerini sunmak üzere çağırıldı.

14 Haziran 2021 tarihinde Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde alınan son derece önemli kararlardan birisi, kısaca DIANA olarak da bilinen Defence Innovation Accelerator for the North Atlantic – Kuzey Atlantik Savunma Amaçlı Yenilikçi Hızlandırıcı Eylem Planı’nın uygulamaya konulmasına karar verilmesiydi. İzleyen süreçte DIANA, 2022 Madrid NATO Zirvesi’nde NATO 2030’un bir parçası olarak 1 milyar ABD Dolar’lık bir bütçeye sahip olarak NIF (NATO Innovation Fund – NATO Yenilik Fonu) adıyla onaylandı. Bu NIF’e tüm NATO üyesi ülkeler katılmamış olup, sadece Ülkemizin de aralarında bulunduğu 23 NATO üyesi ülke belirli oranlarda para yatırarak katılmıştır.

Ülkemiz tarafından bu NIF’e yatırılan parasal katkının karşılığında somut olarak bugüne kadar Ülkemize nasıl bir katkı sağlandığı merak konusudur.

Bu kararın alınmasındaki en önemli etken NATO ve AB üyesi ülkelerin, çağımızın BİT alanındaki rekabet açısından Uzak Doğu’ya ve özellikle de Çin’e karşı yeterli teknolojik rekabet ve güç birliğinin sağlanamamış olmasıdır.

Nitekim sözkonusu kararın içeriğinde Çin’in son 30 yıl içinde GSYİH’nın 30 kat arttığı, 2020 yılında dünyanın en büyük ihracatçısı konumuna geldiği, Alibaba, Tencent, Huawei ve ZTE gibi dünyanın en önde gelen Çinli BİT firmalarının özellikle Batılı rakiplerine karşı ezici üstünlüğe sahip bir konuma geldiği, 2011 – 2019 arasında alınan patentlerin %43’ünün Çin kaynaklı olduğu vurgulanmakta.

NATO, sadece askeri ve politik konularda değil, aynı zamanda kısaca EDT (Emerging and Distruptive Technologies – Yeni Gelişen ve Yıkıcı Teknolojiler) olarak da adlandırılan ve BİT’in bir alt kümesi olan yapay zeka, biyoteknoloji, ChatGPT, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, kurgu ötesi, kuantum bilgisayar, blokzincir, sesten hızlı araçlar, 5G / 6G ve kritik hammadde teknolojileri gibi geleceğin son derece önemli konularında da çeşitli çalışmalar yapmakta ve bu konularla ilgili çok sayıda Çalışma Grubu kurmuş bulunmakta. Bu Çalışma Grupları bugüne kadar çok sayıda rapor, teknik doküman vb yayınlamış bulunmakta.

Ülkemizde bu konularda bazı somut çalışmaların özellikle üniversite ve TEKNOKENT’ler başta olmak üzere, ARGE tabanlı firmalarda olduğu bilinmekle beraber, NATO bünyesindeki bu çalışmalarda Ülkemizin etkin bir şekilde yer almaması oldukça üzücü.

 NATO, yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı özellikle EDT’leri savunma doktrininin tam da odağına koymakta ve bu nedenle de bu konuya son derece büyük önem vermekte. Zaten Aralık 2019’da Londra Liderler Toplantısı’nda sadece bu konuya özel olmak üzere EDT Yol Haritası onaylanmıştır.

ARGE ve BİT ağırlıklı bu EDT Yol Haritası’nın hazırlanma aşamasında Ülkemizin ne kadar belirleyici ve etkin olduğu doğrusu merak konusudur.

Önem verilen diğer bir konu ise, enerji ve enerjide siber güvenliğin sağlanmasıdır. Siber güvenlik konusunda oldukça köklü bir atılım yapan NATO, 2016 yılında siber uzay konusunda bir dizi çalışma yapmış ve bunun ardından NATO bünyesinde köklü yapısal değişikliğe gidilerek 2018 yılında kısaca CHST olarak bilinen (Counter Hybrid Support Teams – Karşı Hibrit Destek Ekipleri) ekipler kuruldu.

Diğer taraftan en ilginci de, büyük bir tehlike olarak görülen küresel ısınma konusuna NATO bünyesinde çeşitli gruplar oluşturularak bilimsel ve akademik çalışmalara ağırlık verilmesidir.

Belki bundan çok daha ilginci ve üzücü olanı ise, bizim Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından NATO bünyesindeki bu çalışmalara ne kadar etkin ve verimli katkı sağlandığı ve ayrıca bu iki güzide Kurumumuzun bu konularda  ne kadar bilimsel makale, doküman, kitap vb yayınladığı ve çeşitli çapta ulusal / uluslararası toplantılar düzenlediği vb merak konusudur.

Diğer bir konu ise geleceğin iletişim teknolojisi olan 5G / 6G konusu. Bu konuda Çin’in NATO üyesi ülkelere göre teknoloji ve ARGE açısından oldukça ileride olduğu, bazı NATO üyesi ülkelerin, hem ABD’nin bireysel olarak ve hem de ABD’nin baskısıyla NATO’nun bir bütün olarak uyarılarına rağmen 5G altyapısını Çin’den sağlamalarının siber güvenlik açısından son derece riskli olduğu vurgulanmasıdır.

Örneğin Almanya, 5G altyapısını kurması için Çinli firma Huawei ile anlaşmış iken, siber güvenlik açısından çok büyük bir risk oluşturacağı endişesiyle ve ABD’nin de çok büyük baskısı sonucu Almanya almış olduğu bu karardan dönmek zorunda kalmıştır. Bu konuda gerek AB ve gerekse de NATO ülkeleri arasında tam bir işbirliği henüz sağlanamamış durumda olması da ayrı bir konudur. Bu konuda ülkeler arasındaki çeşitli gerekçelerle görüş ayrılıkları olması nedeniyle oldukça çetin tartışmalar yaşanmakta ve bu süreç halen devam etmektedir.

Dahası Aralık 2019 Londra NATO Zirvesi’nde yayınlanan bildiride 5G / 6G ve Çin konusuna ağırlık verilmesi, NATO’nun bu konuya verdiği önemi göstermektedir.

Ülkemizde de 5G altyapısını kuracak firmalardan birisi de Çin’li Huawei firmasıdır. Ancak 5G konusundaki esas tehlike ne ABD ne Japon ne de Çin teknolojisidir. Önemli olan kendi teknolojimizi kendimizin geliştirip uygulamamızdır. Yüce Türk Ulusu’nun zeki gençlerinin çalıştığı üniversiteler ve TEKNOKENT’ler başta olmak üzere, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ve TAI gibi firmalar bu işi çok rahat yapabilecek yeteneğe sahiptir. Yeter ki, TÜRK gençliğine maddi ve manevi anlamda gereken her türlü destek sağlansın. Kısacası NATO’nun askeri tatbikatlarına ve askeri operasyonlarına asker göndermenin dışında, başta BİT olmak üzere bilim ve teknoloji alanında NATO bünyesinde yürütülen çalışmalara ve çalışma gruplarına ülke olarak yaptığımız somut bir katkı var mı ya da NATO’ya hangi konularda somut olarak yönlendirici olabildik, doğrusu merak konusudur. Ya da NATO NDC dergisinin 2018 yılından yani yayınlandığı ilk günden itibaren günümüze kadar olan hiçbir sayısında bugüne kadar sadece iki TÜRK’ün dışında başka hiçbir TÜRK’ün makalesinin yayınlanmamış olması da Ülkemiz açısından son derece üzücü bir durum değil midir?

Rusya’nın dışında başta Çin olmak üzere Hindistan ve İran gibi başka ülkelerin de uydu ve uzay teknolojilerine ağırlık verip, uzayda boy göstermeleri, dış uzay güvenliği konusunun ağırlık kazanmaya başlamasına yol açtı. Bu çerçevede 2018 Brüksel NATO Zirvesi’nde bu konuda somut bir adım atılıp bir politikanın belirlenmesi için bir dizi çalışma başlatıldı. Sonuçta Haziran 2019’da NATO Savunma Bakanları toplantısında NATO Uzay Politikası onaylandı.

Temmuz 2021 tarihinde NATO bünyesinde EDT konusunda bir danışma grubu kuruldu. NATO Advisory Group on Emerging and Disruptive Technologies (NATO EDT) – NATO Yeni Gelişen ve Yıkıcı Teknolojiler Danışma Grubu) üyeleri arasında Estonya gibi minnacık bir ülkenin olduğu bu grupta Ülkemizden tek bir tane TÜRK olmaması, Ülkemiz açısından son derece üzücü.

NATO son 8 – 10 yıllık süreçte gerek BİT ve gerekse de EDT’ler konusunda çok sayıda teknik çalışma grubu kurup, teknik rapor, analiz, inceleme dokümanı ve rapor yayınladı. Örneğin 2020 yılında 160 sayfa olarak yayınladığı Science & Technology Trends 2020 – 2040 adlı raporunda 497 adet makaleye referans verilmiş. Bunlardan sadece 3 tanesinde Türk araştırmacı ve bilim adamlarının adı geçiyor ancak onlar da Almanya ve ABD’de bulunan kişiler. Yani NATO’nun 2. büyük gücü olan TÜRKİYEMİZDEN bir tek TÜRK yok.

Bu üzücü durumun bir benzeri, BİT ve gerekse de EDT’ler konusunda yayınlanmış olan diğer tüm rapor, doküman, teknik analizler için de sözkonusudur.

Aslında onlarca değil, yüzlerce araştırmacı ve bilim adamımızın bu çalışmalarda çok etkin yer alabileceği bilinmekte ancak bu son derece değerli kişilere değer ve olanak verilmediğinden geldiğimiz durum işte ortada.

SİBER GÜVENLİK

2007 yılında Estonya’ya karşı oldukça geniş çaplı bir siber saldırı yapılması sonucu çok büyük çapta maddi zarar oluştu, hayat adeta felce uğradı. Bunun üzerine NATO bünyesinde siber güvenlik konusunda bir dizi çalışma yapıldı ve Ocak 2008’de ilk kez siber güvenlik konusunda ortak bir politika ve yol haritasının belirlenmesine karar verildi.

2012 yılında NATO bünyesinde siber güvenlik alanında uzmanlaşmış kurumsal yapılanmaya gidilmek üzere oldukça önemli bir adım atıldı ve yapılan bir dizi çalışma sonucu Portekiz’in Oeiras kentinde NCIA (NATO Communications and Information Agency – NATO Haberleşme ve Bilişim Ajansı) adıyla kurulan birimde NATO üyesi olsun olmasın isteyen ülkelerin ilgili personeline siber güvenlik ve siber savunma konusunda eğitim verilmektedir.

2014 yılında NATO’nun İngiltere’deki Wales Zirvesi’nde ise, yeni bir siber güvenlik politikası onaylandı ve böylece NATO Kurucu Anlaşması’nın 5. maddesi siber güvenlik konularını da içerecek şekilde genişletildi. Böylece NATO tarihinde siber güvenlik konusunda son derece önemli bir adım atılmış oldu.

Aynı NATO Zirvesi’nde ayrıca siber güvenlik konusunda uzman 1500’e yakın özel sektör temsilcisinin katıldığı NICP (NATO Industry Cyber Partnership – NATO Sektörel Siber İşbirliği) adında bir dizi konferans yapıldı ki, bu da NATO tarihinde bir ilkti.

2018 Brüksel NATO Zirvesi’nde ise, NATO’nun daha da güçlendirilmesi amacıyla Siberuzay Harekat Merkezi’nin kurulmasına karar verildi.

2020 yılında Lizbon’daki NATO Zirvesi’nde siber güvenlik konusunda Stratejik Konsept onaylandı.

2021 NATO Brüksel Zirvesi’nde alınan önemli kararlardan birisi de, siber güvenlik konusunda idi. Bu çerçevede siber güvenliğe önem verilmenin somut bir adımı olarak NATO bünyesinde Comprehensive Cyber Defence Policy (Kapsayıcı Siber Savunma Politikası) onaylandı.

2023 Vilnius NATO Zirvesi’nde ise, siber güvenliğin askeri, politik ve teknik olmak üzere 3 ayrı aşamada yürütülmesine karar verildi ve sonuçta kısaca VCISC olarak da bilinen Virtual Cyber Incident Support Capability (Sanal Siber Olay Destek Yeteneği) adıyla yeni bir oluşum sürecine girildi. NATO üyesi olmamalarına rağmen davet edilip bu NATO Zirvesi’ne katılan Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Kore, Moldova ve Bosna – Hersek’in siber güvenlik konusunda verdikleri son derece önemli katkılar göz alınırsa, toplantının son derece yararlı ve etkili olduğu söylenebilir.

Ülkemizden hangi konularda nasıl bir somut katkı verildiği doğrusu merak konusudur.

Yukarıda sözü geçen NATO içindeki tüm yeni yapı ve oluşumlar, Belçika’nın Mons ilindeki SHAPE (Supreme Headquarters Allied Command Europe – Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahı) ile koordineli ve kısmen de buraya bağlı olarak çalışmaktadır.

Ayrıca nasıl ki, düzenli aralıklarla NATO bünyesinde çeşitli askeri tatbikatlar yapılıyor ise, aynı şekilde siber saldırılara karşı hazırlık olmak için de, siber güvenlik tatbikatlarının yapılma zorunluluğu ortaya çıktı. Bu çerçevede CMX (Crisis Management Exercise – Kriz Yönetim Tatbikatı) adıyla yeni bir yapılanmaya gidildi ve bunun merkezi de Estonya seçildi. Kasım 2023 tarihinde Berlin’de NATO’nun ilk siber güvenlik tatbikatı yapıldı.

Ayrıca Estonya’nın Tallinn kentinde kurulan CCDCOE (Cooperative Cyber Defence Centre of Excellence – Ortak Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi) adlı birimde siber savunma konusunda eğitim ve danışmanlık çalışmaları yürütülmektedir.

Ayrıca Almanya’nın Oberammergau kentindeki NATO okulunda yine siber güvenlik konusunda eğitim çalışmaları yapılmaktadır.

İtalya’nın Roma kentindeki NATO Savunma Koleji’nde de aynı şekilde siber güvenlik konusunda eğitim çalışmaları yürütülmektedir.

Gönül isterdi ki, keşke bu türden bir kurumsal yapılaşma ve çalışmanın önderliği de bizim Ülkemizin bir kentinde, bir kurumunda, bir üniversitesinde, bir TEKNOKENT’inde, ASELSAN / HAVELSAN / TÜBİTAK gibi bir yerde yapılabilmiş olsaydı.

NATO ve ULUSLARARASI İLİŞKİLER

NATO, yukarıda sözü edilen konularda başta AB olmak üzere BM ve AGİT ile oldukça yakın çalışmalar yürütmektedir. Dahası AB, OECD, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, AGİT ve BM gibi çeşitli uluslararası kuruluşlarda bu konularda çok sayıda Çalışma Grupları kurulmuş ve yine çok sayıda makale, doküman ve rapor yayınlanmış bulunmaktadır.

Ülkemiz burada sözü edilen uluslararası kuruluşların üyesi olmakla beraber, bunların yayınladıkları doküman ve raporlar üzerinde yapılan incelemelerde Türk kamu kurumlarının ve / veya hiçbir Türk adına rastlanmamış olması oldukça üzücüdür.

Yukarıda sözü edilen uluslararası kuruluşların her biri ayrı birer yazı konusu olması nedeniyle bu yazıda konunun ayrıntısına girilmemiştir.

NDAIRB

NATO bünyesinde kurulan en önemli çalışma gruplarından birisi de büyük veri ve yapay zeka konusundadır. NATO 2030 Gündemi çerçevesinde kurulan NDAIRB adlı Çalışma Grubu’nun tam adı NATO Data and Artificial Intelligence Review Board (NDAIRB) – NATO Veri ve Yapay Zeka İstihbarat Değerlendirme Kurulu’dur.

Geleceğin savunma teknolojileri arasında son derece büyük önemi olan yapay zeka konusunda NATO ayrıca, 22 Ekim 2021 tarihinde Yapay Zeka Strateji Belgesi’ni yayınladı.

DİĞER ÇALIŞMA GRUPLARI

NATO 2030 Gündemi çerçevesinde çok daha başka çalışma grupları kurulmuş olup, şimdilik yer sorunu nedeniyle aşağıda sadece adlarına yer verilen bu Çalışma Grupları’nın her biri son derece önemlidir.

  • Allied Command Transformation (ACT) – Müttefik Komutanlık Sayısal Dönüşümü
  • Consultation, Command and Control Board (C3B) – Danışma, Komuta ve Kontrol Kurulu
  • Conference of National Armaments Directors (CNAD) – Ulusal Silahlanma Direktörleri Konferansı
  • Science and Technology Organization (STO) – Bilim ve Teknoloji Kuruluşu
  • Science for Peace and Security Programme (SPS) – Barış ve Güvenlik Programı için Bilim
  • Centre for Maritime Research and Experimentation (CMRE) – Deniz Araştırma ve Deney Merkezi

Bu Çalışma Grupları’nın her birinin ayrı ayrı ve son derece ayrıntılı bir şekilde incelenip ayrı bir yazıda değerlendirilmesi gerekir. Dahası Ülkemizin bu Çalışma Grupları’nda nasıl ve ne kadar etkin olduğu, yayınlanan rapor ve teknik dokümanların Ülkemize olası olumlu / olumsuz etkilerinin incelenmesi, hangi konularda somut olarak nelerin nasıl yapılması gerektiği vb konularının çok ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir.

SONUÇ ve DEĞERLENDİRMELER

Görüldüğü üzere, BİT’lerin bir alt kümesi olan EDT’ler tüm dünyayı çok köklü değiştirmekte. Kaldı ki, bir de BİT’leri göz önüne alırsak, nelerle karşılaşacağımızı bir düşünün?

Burada NATO’nun 2. büyük ülkesi konumunda olan Ülkemiz açısından bazı önemli değerlendirmeler yapılmakla beraber, aslında yukarıda özellikle EDT’ler konusunda yapılması gereken ama yapılmayan / yapılamayan çalışmalar ve katkılar konusunda yer yer çok kısa da olsa bazı eleştiri ve saptamalara yer verilmiştir.

Bir başka yazı da ise, bu konuda Ülkemiz açısından somut olarak nelerin nasıl yapılması gerektiği, nasıl bir yol haritasının izlenmesi gerektiği, hazırlanacak eylem planlarının temel ilkelerinin neler olması gerektiği, nasıl bir takvimin izlenmesi gerektiği vb konuları ayrıntılı bir şekilde anlatılmaya çalışılacaktır.

Daha da önemlisi, yukarıda sözü edilen rapor ve dokümanlarda NATO’nun artık salt askeri bir yapıda olmaktan uzaklaştığı, uzaklaşması gerektiği, EDT ve BİT konusunda yetişmiş ve deneyimli insan kaynağına olan gereksinimin her geçen gün daha da arttığına özellikle vurgu yapılmakta, ülkelerin askeri okullardaki eğitim programlarının içeriğinde bu konulara özel önem verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır ki, en azından Ülkemiz bir atak yapıp NATO bünyesindeki EDT ve BİT çalışma gruplarına olanaklar ölçüsünde gerekli ve yeterli uzmanları görevlendirerek NATO’nun 2. gücü olduğunu sadece nüfus büyüklüğü olarak değil, aynı zamanda çağı yakalayan değil, çağın ötesini de görüp yorumlayan bir anlayışa ve uygulamaya sahip olduğunu, hazırlanacak rapor ve dokümanlara verilecek somut katkılarla, NATO’nun çeşitli BİT ve EDT Çalışma Grupları’nda etkin katılım sağlayarak ve gerektiğinde NATO’nun 2. büyük gücü olan bir ülke olarak BİT ve EDT anlamında yönlendirici ve ufuk açısı olunarak ULU ÖNDER ATATÜRK’e yakışır bir şekilde gösterilmesi gerekir.

ULU ÖNDER ATATÜRK’ün bizlerden beklediği işte budur.

YÜCE TÜRK ULUSU’nun gençlerine birazcık destek sağlansa, bu olgunun çok rahat gerçekleştirilebileceği gün gibi ortadadır.

Gerekçesi ne olursa olsun Ülkemizde barınamayan, kovulan, değer görmeyen, olanak sağlanmayan, engellenen vb binlerce gencimiz ve bilim adamlarımızın yurtdışına gittiklerinde kısa sürede elde ettikleri üstün başarıları basından okumuyor muyuz?

Başka söze gerek var mı?

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...