“Yedi Düvele” karşı mücadele, mazlum uluslara örnek olan bir Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele’yi taçlandıran bir Cumhuriyet.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan uzun yolculuk iniş çıkışlarla, devrim karşı devrimlerle, demokratik anti-demokratil gelişmelerle bizi Cumhuriyetimizin 100. Yılına ulaştırdı.
Cumhuriyeti kuran kadrolar ülkeyi 1950 sonrası bıraktıkları yeni kadrolara kadar, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomide, iç politikada, dış politikada, sanayide kısaca her alanda çağ atlattılar.
Cumhuriyetin ilk otuz yılında kurulan fabrikaları, yapılan yatırımları, bölgemizde oluşturduğumuz barış ittifaklarını, gerçekleştirilen devrimleri düşündüğümüzde, aynı hızla son 70 yılı da kuruluş yılları değerlerimiz ile sürdürmemiz durumunda bugün nerelerde olacağımızı tahmin etmek zor değildir.
Cumhuriyetin kurucu yıllarının inanç ve düşüncesi ile devam etmemiz durumunda; dilimizden düşmeyen ve bugün için hayal olan dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmaya Cumhuriyetimizin yıllar önce ulaşabileceği izahtan varestedir.
Özellikle belirtmek isteriz ki; bu süreçte 100 yıllık Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 89 yıl önce söylediklerini yeterince dikkate aldık mı?
Ne demişti Ulu Önder :
“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir.”
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlarken günümüzde tekke ve zaviyelerin geldiği nokta ortadadır.
Cumhuriyetin kökleri o denli güçlüdür ki, hiçbir gücün Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya ve temel kurucu değerlerini değiştirmeye gücü yetmeyeceğine biz Ortak Akıl Politika Geliştirme Platformu olarak inanıyoruz.
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk
Yaşasın Cumhuriyet