Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan uluslararası kuruluşlardan biridir.1946 yılında kurulan örgütün Kuruluş Sözleşmesi Kasım 1945’te Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldığı bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye örgütün kurucu üyesidir.
Kuruluş Sözleşmesi’nde örgütün amacı “Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından ırk, cinsiyet, dil ve din ayrımı gözetmeksizin dünya insanları için belirlenen adalet, anayasa kuralları ve insan hakları ile temel özgürlüklere evrensel saygıyı geliştirmek için eğitim, bilim ve kültür aracılığıyla milletler arasında işbirliğini teşvik ederek barışa ve güvenliğe katkı sağlamak” olarak belirtilmektedir.
Genel Konferans, Yürütme Konseyi, Sekreterlik olmak üzere üç organı olan UNESCO’nun eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını kendisine üye olan her devletin kurduğu milli komisyonlar aracılığıyla gerçekleştirir.
Örgütün halen 193 asil ve 11 Ortak üyesi bulunmaktadır.
Uluslararası ve ulusal çerçevede, kendi alanındaki birçok faaliyet ve çalışmalara öncülük eden UNESCO, üye devletlerin başvuruları çerçevesine 1956 yılından itibaren “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri “adı altında milli komisyonlarla birlikte evrensel öneme sahip şahsiyet veya tarihî olaylara ilişkin anma ve kutlama etkinlikleri gerçekleştirmektedir.
Bugüne kadar Türkiye’nin UNESCO’ya önerdiği kişi ve temalardan otuzbiri örgüt Genel Konferans’ınca kabul edilmiş ve UNESCO kutlama ve anma programlarına alınmıştır.
Bu anma ve kutlama programlarından şüphesiz en çarpıcı olanı 1981’de büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. Doğum günü vesilesi ile UNESCO tarafından kabul edilen “Anma ve Kutlama Yıl Dönümü”dür.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk dışında Türkiye’nin önerisi ve UNESCO Genel Konferans’ının onayı ile bazı önemli tarihi şahsiyetlerimize yönelik UNESCO “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri“ de gerçekleşmiştir. Bu Değerlerimizden bazıları: Mevlana (2007) Nazım Hikmet (2002), Nasrettin Hoca (1996) Mimar Sinan (1998) Hasan Ali Yücel (1997), Piri Reis (2013) Evliya Çelebi (2011), Kaşgarlı Mahmut (2008), Halide Edip Adıvar (2014)
Aslında bu tür anma ve kutlamaların; yurtdışında etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi ve bir dış politika aracı olarak kullanılması ülkenin siyasi iradesinin konuya olan ilgi ve alakası ile doğrudan ilgilidir.
Bir ülkenin tarihten aldığı mirası ve birikimlerini de göz önünde bulundurarak, kültürel ve sanatsal anlamda ağırlığını ve değerlerini uluslararası camiaya göstermek, tarih boyunca insanlığa, evrensel değerlerin gelişmesine ve uygarlığa olan yaptığın katkıyı ortaya koyması, o ülkenin uluslararası alanda itibar ve saygınlık kazanmasına yeni imkanlar verir.
Dış politikada ülkemizin geldiği noktayı düşünecek olursak mevcut siyasi iradenin bazı ideolojik öncelikler dışında bu doğrultudaki konulara özen gösterdiğini ve çaba sarf ettiğini söylemek güçtür.
İçinde bulunduğumuz yıl için UNESCO, Anadolu’muzun üç büyük değerini Hacı Bektaşi Veli’yi, Yunus Emre’yi ve Ahi Evran’ı örgütün 12-27 Kasım 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen 40. Genel Konferansında 2021 yılı “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri“ programına almıştır.
Bu yıl Hacı Bektaş Veli’nin Vefatının 750. Yıl Dönümünü (1271), Yunus Emre’nin Vefatının 700. Yıl Dönümünü (1321) ve Ahi Evran’ın Doğumunun 850. Yıl Dönümünü’dür. (1171).
Kararın verildiği 2019’dan bu yana ne gibi hazırlıklar yapıldığını görmek, bu yıl yurt içinde ve yurtdışında ne gibi etkinlikler ve faaliyetler yapılacağını öğrenmek için biraz araştırma yaptım, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu’nun web sitesine girdim ve programlarına baktım. Durum gerçekten içler acısı…
Yurtdışında bu yıldönümlerini bir lobicilik aracı olarak kullanmaktan ve uluslararası alanda kapsamlı etkinlikler ve faaliyetler yapmaktan geçtim, bu doğrultuda neler yapılacağına ilişkin bir program listesine bile rastlamadım. Sadece birkaç münferit etkinlik bilgisi var. Ne yazık ki 2021 yılının 1/3 de bitti…
Mevcut siyasi iradenin bu doğrultudaki kayıtsız yaklaşımı, etkin ve doyurucu bir program hazırlayamaması, Genel Konferans toplantısında bunun kararını veren üye ülkeler ve UNESCO sekretaryası tarafından da mutlaka yakından takip izleniyordur. Bundan sonra UNESCO’ya yapacağımız “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri” tekliflerimiz için nasıl bir cevap alacağımızı tahmin etmek maalesef zor değildir.
Anadolu’muzun üç büyük değeri Hacı Bektaşi Veli’yi, Yunus Emre’yi ve Ahi Evran’ı 2021 UNESCO “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri“ çerçevesinde hak ettiği şekilde anmamak ve kutlamaları gerektiğince gerçekleştirmemek, ülkemize uluslararası alanda itibar kaybettirecektir. Bu değerlerimizi yakından tanıyan komşu ülkelerde ki ilgili çevrelerin de ülkemizin bu yaklaşımı ve kayıtsızlığı hakkında ne düşündüğü de ayrıca önemlidir.
Dış politika’da itibar, zor kazanılır ama kolay kaybedilir.
Umarım sesimiz duyulur ve 2021’in geri kalan bölümünde başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarca konuya gereken ilgi ve alaka gösterilir.
Her zaman söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Dış politika zor zanaattır ve emin ellerde olması gerekir….
Dr. Hakan Akbulut