Ortak Akıl Politika Geliştirme

Uluslararası Andlaşma mı? Yenir mi İçilir mi? – Hakan Akbulut

Hukuk yok ise diğer her şey laf-ı güzah…

Günümüz Türkiye’sinde yukarıdaki soruya yanıt arayacak ne kadar insanımız var bilinmez ama İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çıkma yöntemi ve kararı bize yukarıdaki soruyu hatırlattı.

Ülkemizin hukuk alanında geldiği nokta; artık yukarıdaki veya benzer soruları ironik değil, gerçekten sorabileceğimiz gerçeğini de gündeme getirdi.

Son 20 yıldır yaşadıklarımızdan sonra, büyük çoğunluğumuzun “bu ülkede olmaz olmaz” noktasına geldiğini ve/veya getirildiğini düşünecek olursak, birileri çıkıp “uluslararası andlaşma mı, ben onu çıtır çıtır yerim” der ise çok şaşırır mıyız?

Nasıl birçok şeye alıştık ve/veya alıştırıldık ise, etkin ve yetkin ağızlardan “Son yediğimiz uluslararası andlaşma öncekilerden daha lezzetli idi” yönünde bir açıklama duyarsak, kendimizi uluslararası andlaşmaların “lezzeti” konusunda yeni bir tartışma içinde bulur muyuz?

2012’de İstanbul Sözleşmesi TBMM’inde oybirliği ile kabul edildiği için İstanbul Sözleşmesi çok daha “lezzetli” oldu tartışmasına da alışır mıyız?

Bu yazıyı kaleme alırken kafamızdan geçenler,

  • Uluslararası andlaşma nedir?
  • Uluslararası andlaşmaların bağlayıcılığı nereden geliyor?
  • Türk hukuk sisteminde uluslararası andlaşmaların yeri nedir?
  • 1961 ve 1982 Anayasalarında ve daha sonra yapılan düzenlemelerde uluslararası andlaşmalar için nasıl bir hukuki çerçeve çizildi?
  • 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi uluslararası andlaşmalar için neler öngörüyor?
  • Uluslararası bir anlaşmadan çekilme veya çıkmanın Türk hukuk sistemine göre yöntemi nedir?

gibi sorularına kendimizce yanıtlar aramaktı.

Aslında yukarıdaki soruların yanıtlarını vermiş bulunan birçok değerli hukukçumuz, akademisyenimiz ve bilim insanımız var iken bizim paylaşacağımız mütevazi düşünceler ve değerlendirmeler kubbede belki de bir hoş seda olarak kalacak idi.

Ancak yazımızın girizgahındaki hissiyatımız tamamen bu sorulardan bizi uzaklaştırıp “mutfağa” yöneltti.

Ülkemizdeki mevcut hukuk uygulamaları ve mevcut koşulları düşündüğümüzde “Uluslararası andlaşmalar” ve “lezzet”i tartışmak yukarıdaki soruların yanıtlarını bulmaktan daha anlamlı gözüküyor…

Uzun lafın kısası hukuk yok ise diğer her şey laf-ı güzah…

Dr. Hakan Akbulut

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...