Bu ilkeden hareketle AB tarafından geçtiğimiz ay bir dizi Strateji Belgesi ve Eylem Planı yayınlandı.
Konuya ilişkin olarak 24.3.2021 tarihli basın bildirisinde çocukların korunmasına yönelik olarak 6 ana ilke ve bunlara yönelik eylem planları ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.
- Yasal düzenlemeler yapılırken çocukların gereksinimleri doğrultusunda görüş ve önerilerine de yer verilerek çocukların demokratik yaşamın odağına konulması
- Çocukların toplumsal ve kültürel geçmişine bakılmaksızın sağlıklı bir ortanda eğitim alması, doğru ve dengeli beslenmesi ve fizyolojik ve psikolojik hastalıklarının tedavi edilmesi
- Her türlü şiddetten uzak tutulması
- Adaletten eşit ve orantılı yararlanması
- Sayısal okur yazarlık anlamındaki bilgi, yetenek ve bilinç düzeylerinin artırılarak bilgi ve iletişim teknolojileri / sosyal medya gibi ortamlardan kaynaklanabilecek olası risk ve tehditlerden uzak kalmalarının sağlanması
- Çocuk işçiliği ve bu şekilde çocukların sömürülmesinin önlenmesi
AB, bu belgeleri hazırlarken, geniş bir kamuoyu yoklaması yapmanın ötesinde, çocukların da (COM(2021)142) görüşlerini aldı. Dahası bununla da yetinmeyen AB, Avrupa Çocuk Garantisi adında bir taslak düzenlemeyi de COM(2021)137 geçen ay yayınladı.
Sözkonusu taslak belgede özetle, AB üyesi ülkelerdeki yaklaşık 20 milyon çocuğun toplumsal dışlanma ve maddi zorluk içinde olduğu belirtilmekte, bu çocukların diğer çocuklar gibi aynı seviyede eğitim, sağlık, beslenme gibi çeşitli gereksinimlerinin tam olarak karşılanamadığı vurgulanmakta ve bu konuya yönelik olarak ivedi çözüm önerilerinin 2030 yılına kadar hayata geçirilmesi gerektiğinin altı önemle çizilmektedir.
Bu çerçevede temel alınan ilkeler kısaca şöyle özetlenebilir.
- Çocukların okul öncesi eğitimi ve bakımı
- İlkokuldan itibaren tüm okul hayatı boyunca normal derslerin yanında özellikle spor ve kültürel etkinliklere ağırlık verilmesi
- Okulda öğrencilerin sağlıklı ve dengeli beslenmesinin sağlanması
- Sağlık kontrolleri, teşhis ve tedavilerinin zamanında ve doğru bir şekilde yapılması
Bu 4 temel hizmetin olanaklar ölçüsünde özellikle maddi durumu iyi olmayan çocuklara ücretsiz olarak sağlanması gerektiğine karar verilmiştir. Bu kapsama giren çocuklar için tek ölçüt, 18 yaşın altında ve maddi durumu iyi olamamaktır. Bu tanıma ayrıca bedensel engelli, toplumsal dışlanmayla karşı karşıya olan çocuklar, göçmenler de girmektedir.
Benzer şekilde AB – UNICEF işbirliği ile hazırlanarak Şubat 2021 tarihinde yayınlanan “Our Europe, Our Rights, Our Future” (Bizim Avrupa, Bizim Çocuklarımız, Bizim Geleceğimiz) adlı Strateji Belgesi’nde de aynı hususlara vurgu yapılmaktadır.
Bu konuya yönelik olarak AB tarafından Mart 2021 tarihinde işin bütçe yönüne yönelik olarak yayınlanan Strateji Belgesi’nde (COM(2021)142) ise, Avrupa Sosyal Fonu (ESF), InvestEU ve Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu gibi AB’nin çeşitli fonlarından da yararlanılacağı ifade edilmektedir.
Avrupa Komisyonu, ÇOCUKLAR GÜNÜMÜZDÜR, GELECEĞİMİZDİR ilkesinden hareketle, AB üyesi ülkelerde her 5 çocuktan birisinin özellikle sosyal medya aracılığıyla cinsel istismara / tecavüze uğradığı gerçeğini de dikkate alarak yayınladığı bir başka Strateji Belgesi’nde (COM(2020)607) ise, çocuk istismarı ve tecavüzleri konusuna yer verilmiş ve bu çerçevede bazı önlemleri alınmasını benimsemiştir. Konuya ilişkin olarak AB Çocuk Hakları Stratejisi (2021 – 2024) Eylem Planı’na yönelik ayrıntılı açıklama, doküman ve belgelerin yer aldığı bir internet sayfası da bu amaçla hizmete açılmıştır.
Belki bunlardan da önemlisi AB’nin, yukarıda tüm ayrıntıları çok geniş bir şekilde ele alınan bu dokümanları çocukların anlayabileceği çok sade ve basit dilde ve sadece 4 sayfada renkli ve resimli olarak çok kısaca özetleyip anlatarak yayınlamış olmasıdır.
Buraya kadar anlatılanlar AB’nin 23 NİSAN’ıydı.
Darısı bizim çocukların başına diyerek şimdi de gelelim bizim 23 NİSAN’ımıza yani 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na.
Çocuk ve gençleri Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin teminatı olarak gören Ulu Önder Atatürk, 23 Nisan ve 19 Mayıs’ı boşuna hediye etmemiştir! Bu açıdan yaptığı son derece önemli bir olguyla dünyada bir eşi benzeri daha olmayan bir düşüncenin eyleme geçirilmiş halidir bu 23 Nisan ve 19 Mayıs.
23 Nisan ve 19 Mayıs’ta Ulu Önder Atatürk’ü ziyaret için Anıtkabir’e gittiğinizde lütfen Türk toplumunun çocuklarının içinde bulunduğu durumu da düşünerek gidiniz. Okula hiç gidemeyip sokaklarda kağıt toplayan çocukları, sanayi köşelerinde sömürülen işçi çocukları, en az 2 ay boyunca okula gidemeyen mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarını vb düşününüz.
Doğrusu / eğrisi bir tarafa 60 yıldır üye olmaya çalıştığımız AB’nin çocuk ve gençlere yönelik olarak yaptığı, yapmaya çalıştığı hususları da göz önüne alarak, kendimizi biraz olsun sorgulamamız gerekir.
Nitekim Ulu Önder Atatürk 23 Nisan ve 19 Mayıs’ı çocuk ve gençlerimize armağan ettiği tarihte dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir uluslararası kuruluşta çocuk ve gençlere bu şekilde verilen bir önemden söz edilemez. Dolayısıyla bu konuda tüm dünyaya örnek bir girişimi başlatan bir ülkenin vatandaşları ve yetkilileri olarak bizlere çok daha büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.
Dahası bizim ülke olarak bu konuda başka ülkelere göre çok daha fazla somut olguları başarıyor olmamız gerekir. Zaten olması gereken de budur, bizlere yakışan da budur.
Umarız 23 Nisan ve 19 Mayıs sadece bir törenden ibaret kalmaz, bu kutsal değerlere olması gereken işlevsellik kazandırılır.