Ortak Akıl Politika Geliştirme

KÜRESEL ISINMA ve YENİ GIDALAR -2- KÖKSAL ÖZENÇ

YAPAY KIRMIZI ET

BBC’nin 5 Ağustos 2013 tarihli bir haberinde, laboratuvarda hücre kültürü yoluyla üretilen bir hamburgerin ilk kez Londra’da afiyetle yenildiğini duyurdu. Bilim adamları bir inekten aldıkları hücreleri, kültürle çoğaltıp gıda ve yiyecek eleştirmeni ve araştırmacıları olan Hanni Ruetzler and Josh Schonwald bu laboratuvarda üretilen ilk eti ve bu yapay etten üretilen ilk hamburgeri gönüllü olarak kamuoyu önünde afiyetle yediler. Etin biraz yağsız olduğunu ancak diğer gerçek etlerden hiçbir şekilde ayıramadıklarını gayet de leziz olduğunu belirttiler. Bu projenin 330 bin Dolar’lık tüm masrafı, Google’ın ortak kurucularından olan Sergey Brin tarafından karşılandı. Oksford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tara Garnett, dünyada şu anda 1,4 milyar kişinin çok aşırı şişman olduğunu, buna karşın en az 1 milyar insanın da açlıkla boğuştuğunu ve bu nedenle de artık karar vericilerin teknolojik çözümlere yönelmesi gerektiğini vurguladı.

Benzer şekilde 250 bin Dolar’lık bir harcamayla ABD’de Mosa Meats adlı bir şirket tarafından laboratuvarda üretilen yapay etten yapılan hamburgeri, 2013 yılında pişirilmek üzere servis edildi. Şu anda ise, bu maliyeti, hamburger başına 9 Dolar gibi oldukça düşük bir değer olup, gelişen teknoloji ve arz / talep dengesi çerçevesinde de hanburger fiyatında sürekli bir azalma olacağı açıkça ortadadır. Genetik mühendisliği ve biyokimya teknolojisi günümüzde o kadar gelişmiştir ki, aynı firma kendi internet sayfasında inekten alınan bir susam büyüklüğündeki bir et parçasından 80 bin hamburger üretebildiğini ve zamanla bunun daha da artırılacağını belirtmekte yani uzun vadede hamburgerin fiyatı belki de 1 Dolar’ın oldukça altına inecek.

Yani hamburger, salam, sosis vb üretiminde bildiğimiz anlamda artık hayvancılık yapılmasına, yem, su, ilaç, veteriner, hayvan hastalığı, hayvan kesimi, kemikten ayırma gibi masraflar tamamen ortadan kalktığı fiyatlar daha da düşecek ve bu tür ürünlerin reklamı yapılırken laboratuvarda üretilen bu kırmızı etin içinde soya, glüten, GDO ve hormon olmadığı, %100 helal olduğu, hiçbir katkı maddesi içermediği vurgulanmakta. Kısacası normal koşullarda bilinen yöntemlerle yapılan hayvancılığın, laboratuvarda üretilen kırmızı etle rekabet edebilmesi tamamen olanaksızdır. Dahası hayvandan insana geçebilen hastalıklar da tamamen ortadan kaldırılmış olmaktadır. Ayrıca hayvan refahı, hayvanların kesilmesine karşı olan, kırmızı ete karşı olan vegan / vejeteryanlarca da hiç itiraz edilmeden onaylanması bu laboratuvarda üretilen kırmızı ete ayrıca başka bir üstünlük vermektedir. Dahası istendiği şekilde yağ oranı ayarlanabildiği için de kolesterol açısından da herkes tarafından rahatlıkla tüketilebilecek bir ürün olarak topluma sevdirilmeye çalışılmakta.

Dahası bu ürünlerin çevre ve doğa dostu olması nedeniyle, küresel ısınmayla savaşta olduğu kadar açılığın azaltılması ve herkesin eşit ve dengeli oranda yeterli protein alabilmesine olanak sağlandığı kadar aynı zamanda hayvanlarda insanlara geçebilecek bazı hastalıkların da böylelikle önünün tamamen kesileceği belirtilmekte.

Ayrıca laboratuvarda üretilen yapay kırmızı et, yapay balık ve yapay tavuk gibi hayvansal ürünlerin ileride olası iklimsel krizlerden, kuraklık, sel gibi afetlerden, enerji sorunundan hiç etkilenmeyecek bir yapıda olması da ayrı bir öneme ve üstünlüğe sahip olduğuna dikkat çekilmekte.

ABD kökenli bir başka firma olan Beyond Meat, kendi internet sitesinde laboratuvarda üretilen yapay etlerden üretilen hamburger, salam ve sosis gibi ürünlerde hiçbir şekilde GDO, soya fasülyesi, gluten bulunmadığı ve %100 bitki tabanlı protein içerdiği, günümüz besiciliğindeki gibi antibiyotik kullanılmadığından bu yapay etlerde hiçbir şekilde antibiyotik bulunmadığı ve yine özellikle İsrail ve Müslüman ülkelere yönelik de yaptığı propagandada bu ürünlerin %100 helal olduğu vurgulanmaktadır.

Yapay kırmızı et, laboratuvarda 3 ayrı yöntemle üretilmekte.

  • Bitki özlü
  • Hücre kültürü
  • Fermentasyon

2017 yılında Finlandiya’da kurulan ARGEci bir firma olan Solar Foods, Lut Üniversitesiyle beraber çalışıp küçük ya da büyükbaş hayvan kesimi yapılmadan tamamen laboratuvar ortamında ürettiği kırmızı eti, ilk etapta yılda 100 ton üretmeyi hedeflemiş ve bu rakamı her geçen yıl daha da artırılması planlanmış. Kasım 2021’de ise, seri üretime geçilmiş ve şimdilik en büyük müşterisi ise, NASA olup, NASA tarafından 16 Kasım 2021 tarihinde 25 bin Dolar’lık NASA Uzay Gıda Ödülü ile de ödüllendirilmiştir.

2021 yılında BM tarafından BM Gıda Sistemleri Zirvesi (Food Systems Summit – UNFSS) düzenlendi ve Zirve sonucunda çok sayıda rapor yayınlandı. Bu raporlardan bir tanesi olan 452 sayfalık Science and Innovations for Food Systems Transformation and Summit Actions adlı raporda, Eat Lancet Komisyonu raporlarına da atıf yapılarak, dünyada ortalama kişi başına günlük 27 gr işlenmemiş kırmızı et tüketiminin olduğu, kronik hastalıklar göz önüne alındığında bu rakamın oldukça yüksek olduğu ve 27 gr yerine gerek küresel ısınma çerçevesinde gezegenimizin geleceği ve gerekse de kronik hastalıklar açısından insan sağlığı bakımından optimal olarak kırmızı et tüketiminin günlük 14 gr hatta 7 gr olması gerektiği önemle belirtilmekte. Aslında sera gazı oluşumunun azaltılmasını sağlamak üzere aşamalı olarak uzun vadede tamamen hayvancılığın ortadan kaldırılması da hedeflenmektedir.

Nitekim laboratuvarda yüksek gen teknolojisi sayesinde yapay hamburger üretiminde %96 daha az toprak, %87 daha az su ve %89 daha az sera gazı üretildiği gerekçesiyle laboratuvarda yapay kırmızı et, domuz eti, tavuk eti, balık eti, yumurta, yoğurt, dondurma gibi çeşitli gıdaların üretiminin ve bu gıdaların tüketiminin gezegenin kurtuluşu için en önemli yollardan birisi olarak görülmekte ve bu şekilde de çevrecilerden ve vejeteryan / veganlardan bu konuda toplumsal destek sağlanmaya çalışılmakta.

Diğer taraftan domuz gribi salgını nedeniyle 2009 yılında tüm dünyada 50 milyona yakın kişinin öldüğü gerekçe gösterilerek, domuz çiftlikleri yerine laboratuvarda çok daha sağlıklı, hastalık yayma olasılığının tamamen sıfırlandığı ileri sürülerek yeni bir gıda teknolojisine adım atılması gerektiği önemle vurgulanmaktadır.

Başta Singapur olmak üzere ABD, Asya ve birçok AB üyesi ülkede bu konuda son derece önemli çalışmalar bulunmakta ve bu yapay gıdaların üretilmesine, market ve lokantalarda satışına izin verilmiş bulunmaktadır. 2019 yılında 55 firma yapay gıda üretimi yapıyordu. Singapur ve İsrail Gıda Kurumu, 2020 yılında yapay gıdalara izin verdi ve 2021 yılında ise bir laboratuvarda seri üretime geçildi. Ayrıca Kanada, ABD, Fransa, Avustralya, İngiltere, İsviçre, Hollanda gibi çeşitli ülkelerde de bu konuda oldukça yoğun bir çalışma bulunmakta.

ABD kökenli Perfect Day Foods adındaki bir firma, hayvansız mandıracılık, süt ve süt ürünleri sloganıyla tamamen laboratuvarda üretilen süt, yoğurt ve dondurmayı vb üretip piyasaya sürdü.

ABD’nin Delaware eyaletinde yapay et konusunda çalışma yapan ve adı Biftek olan bir Türk firması da bulunmakta ve kendi internet sayfasının hemen açılışında “Geleceğin eti burada başlıyor.” şeklinde bir slogan da yer almakta. Dahası kırmızı etin hiç de masum olmadığı, doğa ve insanlık için çok büyük bir potansiyel tehlike olduğu çünkü 1 kg kırmızı et üretebilmek için bir büyükbaş hayvanın yaklaşık 15,500 lt su tükettiği, 178 m2’lik meraya gereksinimi olduğu, 300 kg’lık CO2 salınımına neden olduğu ve 150 mg antibiyotik kullanıldığı belirtilmekte.

3.7.2019 tarihinde ise, ABD FDA (Gıda ve İlaç Kurumu), Sağlık ve Toplum Hizmetleri Bakanlığı (HHS) ve Tarım Bakanlığı (USDA) bünyesinde yer alan Gıda Güvenliği ve Denetim Hizmetleri Müdürlüğü (FSIS), tavuk ve büyükbaş hayvanlardan elde edilen hücrelerin laboratuvar ortamında kültür yoluyla çoğaltılmasıyla elde edilen yapay kırmızı / beyaz etler konusunda gerekli her türlü çalışmayı ve işbirliğini yapmak üzere bir anlaşma imzalamıştır. ABD’de onay verilen bu tür yapay gıdalar, Federal Register denilen kayıt bürosunun internet sayfasına eklenmekte ve böylece hangi ürünün ne zaman onay aldığı bilgisi halka duyurulmaktadır.

ABD FDA, hayvanlardan elde edilen hücreleri laboratuvarda kültür yoluyla üretip elde edilen bu yapay gıdalar konusunda toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek üzere çok sayıda halka açık toplantı yapmış ve halen de yapmaktadır. Örneğin 12.7.2018 tarihinde Maryland eyaletinde yapılan bir toplantıda FDA yetkilileri, toplantıya katılanların tüm sorularını yanıtlamış ve halkın bu yeni gıdalar konusundaki endişe ve korkularını gidermeye çalışmıştır. Bu türden çok sayıda topluma açık toplantı yapılmış olup, bunların raporları FDA’in kendi internet sayfasında bulunmaktadır.

AB bünyesindeki önemli oluşumlardan birisi olan European Citizens’ Initiative (ECI) de, bu yapay etlerin yaygınlaştırılması ve toplum tarafından benimsenmesi için Nisan 2022 tarihinde mezbahanın olmadığı, hayvanların kesilmediği bir toplumsal girişime önayak olabilmek amacıyla End the Slaughter Age (Hayvan Katliamına Son) adıyla oldukça önemli bir girişimi başlattı. Bu ECI girişimi,  AB üyesi ülkelerde 1 yıl içinde 1 milyon imza toplanabilmesine yönelik büyük bir imza kampanyası başlattı.

YAPAY TAVUK ve TAVUKSUZ YAPAY YUMURTA

ABD’li bir firma olan Better Meat, laboratuvarda ürettiği tavuk etinin, doğal et tadında ve kokusunda olduğunu, bu etin yapımında kullanılan mikoproteinlerin yumurtadan çok daha fazla protein, dana etinden çok daha fazla demir ve muzdan çok daha fazla potasyum ve B12 vitamini içerdiği, buna karşılık doğal ette olduğu gibi bazı kişiler açısından olası alerjenleri içermediği, bu ürüne ABD’de patent alındığı vurgulanmakta. Benzer şekilde domuz, yengeç, balık ve tavuk etinin de laboratuvarda üretildiği belirtilmekte.

JU ST adındaki bir ABD’li firma ise, bitki özünden ürettiği tavuksuz, kolesterolsüz, GDO’suz ve 7 gr protein içeriğine sahip bir yumurtanın, aynı tavuk yumurtası tadında olduğuna vurgulamakta ve günümüzde satışa sunmuş durumdadır.

YAPAY BALIK

Laboratuvarda üretilen yapay balıklar, genelde bitki özlü ve hücre kültüründen üretilmektedir.

Plantish adındaki bir firmada laboratuvarda yapay balık eti üretilmekte. Bu balıkta, diğer balıklar gibi civa gibi ağır metallerin olmadığı, diğer balıklara göre çok daha fazla protein, Omega 3 ve 6 içerdiği belirtilerek, “Artık balıkçılığa son!” diye bir sloganı bile kendi internet sitesine koymuş.

Blue Nalu firması da, laboratuvarda ürettiği somon ve tuna balıklarının çok daha sağlıklı olduğunu belirtmekte.

Yapay balık üreten bir firma olan Finlessfoods ise, ürettiği kılçıksız ve pulsuz balıkların doğadakilerle aynı tatta olduğunu belirterek hatta “Bizim İçin İyi Olan, Okyanuslar İçin De İyidir.” şeklinde bir sloganı kendi internet sitesine koymuş.

ABD Tufts Üniversitesi, 2 yıl önce laboratuvarda kültür yoluyla laboratuvarda yapay somon balığı etini üretti.

Görüleceği üzere, artık ne kültür ne de açık deniz balıkçılığına gerek kalmayacak dahası, balık besleme, civa gibi ağır metal sorunları, deniz kirlenmesi gibi sorun ve masraflar da olmayacağından laboratuvarda istenen yağ oranında isteğe göre üretilmiş balıklar artık hizmete sunulmaya başlanacak.

YAPAY BAL

Bee-IO firması, 1990 yılında İsrail’de kurulmuş bir firma olup, insanoğlunun bal üretmek için arılara olan bağımlılığını ortadan kaldırmak amacıyla laboratuvarda tamamen arısız bir ortamda yapay bal üretmek üzere bir grup bilim adamıyla yola çıktıklarını kendi sitelerinin daha ilk açılışında duyurmaktadırlar. Dahası, “Bal yemek için artık bal mevsimini beklemeye son!” diye de vurgu yapılmakta.

Günümüzde bilinen yöntemlerle üretilen balların, insan ve arı sağlığı için sakıncalı olduğu çünkü tarımsal ilaç, zehir ve antibiyotik içerdiği vurgulanmakta. Dahası bal üretiminin oldukça fazla uzun bir süre aldığı, çevresel ve iklimsel koşullara göre bal üretiminin değişkenlik göstereceği, buna karşın laboratuvarda üretilen balda bu tür sorunların asla olmadığı belirtilmekte.

İNSAN GIDASI OLARAK BÖCEKLER

Günümüzde genetik mühendisliği o kadar gelişti ki, bazı böceklerin genetik yapısını değiştirip arzu edilen özelliklere sahip olması bile sağlanabilmektedir. Örneğin geçen yıl yapılan bir basın açıklamasıyla bilim adamlarının, genetik yapısı değiştirilmiş bir E koli bakterisine programlanabilir 3D yazıcılar için mürekkep ürettirdiği duyuruldu. Yani insanoğlu bir anlamda doğaya meydan okumuştur.

BM FAO’ya (Gıda ve Tarım Örgütü) göre Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde 2 milyar kişinin beslenme kültürü olarak böceklerden önemli ölçüde yararlandığı belirtilmekte. Yani dünya nüfusunun 1/4’ünün yemek sofrasında böcek ve böceklerden yapılan çeşitli yemekler bulunmaktadır. FAO, insanlar tarafından tüketilebilen böcekler konusunda yaklaşık 20 yıldır çalışmakta.  Bu konuda çok sayıda rapor ve doküman yayınlamış olup, bunlara birkaç tane somut örnek verelim.

FAO, 2010 yılında ormanlardaki yenebilir böcekler üzerine yaptığı çok geniş çaplı bir projeyi, 73 sayfa halinde yayınladı. 5 kıtada yapılan araştırmada 1745 çeşit böceğin yenebilir olduğu belgelendi. Bu böceklerin çok büyük bir çoğunluğunun %40 ve üzerinde protein değerine sahip olduğu da belirtilen önemli bulgulardandı. Yani insanların protein gereksinimi açısından böceklerin tüketilmesi insanlık için olduğu kadar gıda krizi ve küresel ısınmayla savaşta da çok önemli bir paya sahip olduğu vurgulanmakta.

Mart 2011’de yayınlanan bir rapora göre, FAO’nun bir güneydoğu Asya ülkesi olan Laos’da  çok büyük bir proje başlattığı duyuruldu. Bu ülkede yerli halk tarafından yenen böcekler ve bu böceklerin mineral ve vitamin değerleri incelendi. Böceklerin, A vitamini, demir, B1 vitamini açısından oldukça zengin olduğu belirlendi. Toplumun %95’i böcek yiyordu ve sadece bu ülkede yenebilen 1700 böcek çeşidi bulundu. Toplum tek tip besleniyordu. Pirinç. Ancak böcek yiyerek bir şekilde gerekli olan diğer mineral ve vitaminleri böcek yiyerek sağlıyorlardı. Yapılan araştırmalar sonucu yenebilir böcek sayısı, 1700’den 1900’e çıktı.

FAO’nun insan tarafından tüketilebilir böcekler konusunda yaptığı araştırmaları yayınladığı çok sayıda rapor ve doküman bulunmakta ve bunlardan en ilginci de Tayland’daki yenebilir böceklere ilişkin olarak 2013 yılında yayınladığı 69 sayfalık bir rapora Six-legged Livestock (6 Ayaklı Kümes ve Barınak Hayvanları) diye de oldukça ilginç bir ad verilmiş.

FAO’nun Wageningen Üniversitesi ile beraber Hollanda’da 14 – 17 Mayıs 2014 tarihinde yenebilir böceklere ilişkin olarak yaptığı konferans notları, 219 sayfalık bir rapor halinde yayınlanmış olup, bu Konferans süresince tüm katılımcılara böceklerden yapılan çeşitli yemeklerin sunulması da oldukça ilginç bir husustu.

Diğer taraftan FAO’nun 2021 yılında yayınladığı 108 sayfalık bir raporda ise, böceklerin hayvanlardan insana geçen hastalıklar konusunda çok daha güvenli olduğu belirtilmekte. Ayrıca gelecekte protein gereksinimini karşılama açısından böceklerin hayvanların yerini alması gerektiği, çünkü böceklerde hayvanların etindeki gibi kolesterol ve trigliserit bulunmadığı belirtilmekte.

FAO’nun 2021 yılında yayınladığı 420 sayfalık raporda, tüm dünyadaki yerli toplumların yediği böcekler, bir sistem çerçevesinde incelendi. Raporda, inekler gibi sera gazı salmaması nedeniyle küresel ısınmayla savaşta böceklerin önemi vurgulandı. Dahası 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağı ve bunun da tüm dünyada açlığa neden olacağı, bu nedenle de yeni gıdaların bulunması ve beslenme sisteminde köklü değişiklik yapılması gerektiği önemle vurgulanmakta. Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta su, elektrik, ısıtma, barınak, yem, ilaç, veteriner, bakım, gübre ve hastalık vb olmadığından böcekleri üretip çoğaltmak ve bundan gıda elde edilmesi çok daha hızlı ve ucuzdur. Örneğin böcekler 2 kg’lık bir yiyeceği 1 kg ağırlığındaki bir böcek sürüsüne dönüştürmekte. İneklerde ise, 8 kg’lık yem ancak 1 kg’lık ete dönüşebilmekte. Domuzlar, tırtıl ve kurtlara göre 100 kat daha fazla sera gazına neden olmakta. Böcekler, hayvanların tam tersine çöp ve artıklarla da beslenebildiği için onlara özel bir yem bulmaya, üretmeye gerek olamaması da, maliyeti önemli ölçüde azaltmakta. Böcekler, diğer hayvanlar gibi çok su tüketmez hatta susuzluğa oldukça dayanıklı böcekler de bulunmakta. İspanya’da şu anda böcek çiftliği yani insanlar tarafından tüketilebilecek çeşitli böceklerin çoğaltıldığı çiftlikler bulunmakta. Bu böcekler, toz haline getirilip un şeklinde paketlenip satılmakta ya da çeşitli hazır gıdalarda un olarak kullanılmakta. Örneğin ekmek üzerine sürülerek tüketilen böcek ezmesi, Meksika’da satışa sunulmuş durumda.

ABD’de şu anda çekirge unu GriPro markasıyla piyasaya sunulmuştur. Şu anda 2011’den beri ABD ve Avrupa’da toplam 130’dan fazla firma böcek ve böcek unundan yapılan makarna, pasta, börek, bisküvit ve kraker gibi hazır gıdaları üretip satmakta.

AB’nin en önemli kurumlarından birisi olan EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu), 25 Mayıs 2021 tarihinde kanatlı ve göçebe bir böcek çeşidi olan ve bir çeşit çekirge olan Locusta Migratoria adındaki bir böceğin yenebileceğine dair 30 sayfalık bir rapor yayınladı ve bu böceği Yeni Gıda (Novel Food) olarak da listeye aldığını duyurdu.

EFSA, 24 Kasım 2020 tarihinde Tenebrio Molitor adındaki bir böceğin larvasının da yenebileceğini onaylayıp aynı şekilde yayınladığı 29 sayfalık bir raporla yenebilir böcek listesine ekledi. 2021 yılında ise, Haziran 2021’de bu böceğin larvasının kurutulmuş olarak bisküvit, makarna, pasta, unlu ve bakliyat esaslı gıdalarda protein zenginleştirici katkı maddesi olarak insan tüketime sunulmak üzere piyasaya sunulmasına onay verdi.

EFSA’nın öncülüğünde The International Platform of Insects for Food and Feed adıyla kurulan platformda böceklerin yeni gıda olarak AB üyesi ülkelerinde tanıtılması, pazarlanması amaçlanmaktadır.

EFSA, 7 Temmuz 2021 tarihinde Acheta Domesticus adındaki bir böceği aynı şekilde yayınladığı 29 sayfalık bir raporla yenebilir böcek listesine aldı.

BM tarafından Aralık 2021 tarihinde yayınlanan bir raporda, gerek küresel ısınmayla savaş için gerekse açlığın önlenebilmesi için gıda üretiminde BİT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) ve biyoteknolojileri yoğun bir üretim anlayışına yani bugüne kadar insanoğlunun alışageldiği yöntemlerin dışında başka bir yönteme geçilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yine aynı raporda Afrika, Asya, Avustralya ve Amerika gibi kıtalardaki yerli toplumların böcek, çekirge, hamam böceği gibi çeşitli böceklerden yaptıkları gıdalara da ayrı bir önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Hatta ABD’de böceklerden yapılan yemek tarifi kitabı bile satışa sunulmuş durumda. Kolombiya Üniversitesi’nin sayfasında bu kitabın reklamı ve satışının yapıldığı internet sayfasında, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın böceklerin gıda olarak kullanılması konusundaki öneri niteliğinde övücü bir sözü de eklenmesi unutulmamış.

Yazının devamını Pazartesi günü takip edebilirsiniz.

 

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...