Ortak Akıl Politika Geliştirme

Abd’deki Sıradanlaşan Silahlı Saldırılar:Şiddetten Beslenen Sistemin Hedefinde İnsan Var – Sönmez Çetinkaya

ABD’den, silahlı kişi veya kişilerin, başta ilkokullar olmak üzere sivil hedeflere silahlı saldırı haberleri, yıllardır hiç eksilmez, tersine artarak devam ediyor. Nitekim yılbaşından bu yana okullara yönelik 27 silahlı saldırının sonuncusu geçen hafta Teksas eyaletinin Uvalde kentindeki Robb İlkokulu’na yapıldı. Saldırıda,  7-10 yaşlarındaki 19 öğrenci ve üç öğretmen yaşamını yitirdi.

Bölgedeki liselerden birinde öğrenci olduğu tahmin edilen, zırhlı yelek giyinmiş, otomatik silah taşıyan 18 yaşındaki bir gencin gerçekleştirdiği bu saldırı, okullara saldırı sonucu katledilen insan sayısı açısından, 2012’den bu yana meydana gelen saldırıların en büyüğü olarak kayıtlara geçti.

Teksas saldırısından bir önceki saldırı ise, bu ayın 18’inde, yine 18 yaşındaki bir beyaz genç adam tarafından New York’taki bir markete yapılmış ve 10 kişi yaşamını yitirmişti.

İstatistiklere bakıldığında, 1968-2017 arasındaki yarım yüzyıl içinde, bu saldırılarda yaşamlarını yitiren insanların sayısının  1.5 milyonun üzerinde olduğu görülmektedir. Bu sayı, Amerika’nın bağımsızlığı için 1775 yılındaki savaştan bu yana ABD’nin dahil olduğu savaşlarda ölen askerlerin sayısından fazladır.

Dünyada sivillerin silahlanması açısından bakıldığında, ABD, 100 kişiye düşen 120.5 silahla açık ara öndedir. 2011’de 88 olan sayının on yıl içinde yaklaşık %40 düzeyinde artması yanında, 2019-2021 arasında ilk kez silahlanan 8 milyon dolayındaki insanın yarısına yakınının kadın, %40’ının da siyah ve hispaniklerden oluşması dikkat çekicidir.

2020’de toplam ölümlerin %43’üne tekabül eden 19 bin kişi cinayetlerde yaşamını kaybetmiştir. Bu cinayetlerin %79’u ateşli silahlarla işlenmiştir. Yani ülkede her gün 54 kişi ateşli silahlarla katledilmiştir.

Bir diğer ilginç gösterge de, polisin öldürdüğü insan sayısıdır. 2021 yılında İngiltere ve Galler’de polisin silahından çıkan kurşunla öldürülen insan sayısı sadece 2 iken, ABD’de 1055’dir. (The Economist,May 28th, 2022)

Çünkü ABD polisi karşısındaki insanın silahlı olabileceği varsayımından hareket etmektedir.

 

Ateşli silahlar üzerindeki tartışmalar

Ateşli silahlara düşkünlüğün, Amerikan yaşam tarzının, tarihi ve yapısal bir gerçekliği olduğu hakkında öteden beri genel bir kanaat hakimdir. Eski kovboy kültürü orijinli bu tarzın sık sık katliamlara neden olmasına karşın, 21.yüzyılda hala devam ediyor olmasının arka planı üzerinde ciddi çalışmalarla bazı öneriler sürekli olarak ortaya konsa da, ülke siyaset ve iş dünyasının bazı kesimlerinin karşı çıkması nedeniyle soruna etkili bir çözümün bulunması mümkün olmamıştır.

Nitekim, ateşli silahlara sahip olunmasının denetimi için mücadele veren bazı lobiler, anayasanın kendilerine tanıdığı silah taşıma hakkından vazgeçmek istemeyen kesimlerin oluşturduğu diğer lobilerin şiddetli itirazı ile karşılaştığı için, konu başından beri siyasetçilerin kullanımına açık  olmuştur.

Gallup tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, ateşli silahlara sahip olunması konusunda nüfusun %52’si daha sert yasalar isterken, %35’i buna karşı çıkmaktadır.

Silah sahipliği için Demokratların tamamına yakını sert yasalar talep ederken, Cumhuriyetçilerin %25’’i, Bağımsızların da %45’i bu talebi benimsemektedir.

Eyaletler bazında bakıldığında, saldırı silahlarını büyük ölçüde yasaklamış olan Kalifornia dışındakilerin bazılarında tartışmalar halen devam etmekte, Teksas’da ise tam tersine, herkesin izinsiz silah satın alma ve taşımasına dönük yasa geçen yılın haziran ayında yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Benzer şekilde, Georgia eyaleti de, geçen nisan ayında alınan bir kararla, eyalette yaşayanların izinsiz silah edinme ve taşımalarına izin vermiştir.

 

Sorunun psikolojik ve sosyolojik boyutlarına dair çalışmalar

ABD’de uzunca bir süredir tartışılan, ancak son yirmi yılda iyice çığırından çıkarak toplu katliamların çoğalmasına neden olan silahlı saldırıların önüne geçilmesi için çalışan bazı kuruluşlar, sorunun boyutları üzerinde ciddi sonuçlar üretmesi beklenen olguları ortaya koymaya devam ediyorlar.

 Bunların önde geleni, sorunun çok yönlü, kompleks ve ulusal çerçevede ele alınması gereken çapta olduğunu ortaya koyup, alınması gereken önlemler üzerindeki ayrıntılı raporunu 2013 yılı şubat ayında yayınlayan APA (Amerikan Psikoloji Derneği) oldu.

Bir diğeri de, aralarında kiliseler, işçi örgütleri ve STK’ların olduğu otuz kuruluşun 1974 yılında bir araya gelip kurdukları Ateşli El Silahlarını Yasaklama Ulusal Koalisyonunun yan kuruluşu olan “Silahlı Şiddeti Önlemek İçin Eğitim Fonu-Ed Fund” adlı kuruluş oldu.

Bunlar vb diğer örgütlerin çalışmalarında sorunun, eşitsizlik, fakirlik, yetersiz kamu hizmetleri, yetersiz okullar, fırsat eşitsizliği, toplumsal umutsuzluk ve yüksek derecede riskli insanların ateşli silahlara kolayca erişimi gibi başlıklar altında toplanan kök nedenlerden kaynaklandığı ortaya kondu.

 

Önlemler karşısında en büyük engel: NRA (Ulusal Tüfekçiler Derneği)

 19.yüzyılın sonlarına doğru 1871’de, “nişancılığı” geliştirmek amacıyla kurulmuş olan bu dernek, günümüzde “silah edinme hakları” savunucusu lobilerin başını çekmektedir. Sivil silahlar ile işlenen cinayetlerin azalması bir yana artmaya devam ettiğine bakılırsa, söz konusu örgütün tarihi boyunca, başta siyaset olmak üzere her alanda baskın olması anlaşılabilir bir durumdur.

Nitekim, Silah Kontrol Yasasındaki hükümlerin gevşetilmesi için  Ateşli Silah Sahiplerini Koruma Yasasının çıkartılması ve Hastalıkların Yayılmasını Kontrol ve Önleme Kurumunun silah denetimi için federal fonların kullanılmasını öngören madde önerisinin bloke edilmesinde öncülük yapan bu kurum, şimdilerde beş milyon üyesi olduğunu iddia etmektedir.

Siyasi aktivite olarak bakıldığında örgüt, 2016 başkanlık seçimleri yılında 366 milyon $ tutarında fon yaratıp, 412 milyon $’lık harcama ile Kongreye seçilmeleri için 223 Cumhuriyetçi ve 9 Demokrat adayı desteklemiştir.

Hatta, 2016 seçimlerinde Trump’ın seçilmesinde Rusya’nın etkileri üzerinde çalışan FBI ajanı, Özel Danışman Robert Mueller’in incelemeleri sonucunda hazırlanan iddianamede, Putin’e yakın Rus siyasetçi  ve ateşli silahlar aktivisti Alexander Torshin’in, Trump’ın kampanyasına yasadışı para akıttığı suçlaması yer almıştır.

Politika ile son derece içli dışlı olan bu dernek üyeleri arasında, geçmiş dokuz Başkan’ın, sayısız Senato ve Temsilciler Meclisi üyesinin, üye olarak  bulunmuş olduğu dikkate alınırsa, kelimenin tam anlamıyla “devlet içinde devlet” gibi bir örgüt ile karşı karşıya bulunulduğu anlaşılacaktır.

 

Sonuç

 Bu yazının sonunda,  önce katliamda yaşamını kaybeden 10 yaşındaki Alexandrio Aniyah Rubio adındaki kız öğrencinin annesinin yaşadığı büyük acıyla sosyal medyadaki kısa iletisine yer vereceğim.

“Benim güzel ve zeki Alexandria’m bugün bütün derslerinden “A” alarak şeref listesine girmekle kalmadı, iyi yurttaş ödülünü de aldı. O’na kendisini çok sevdiğimizi ve tören sonunda okuldan alacağımızı söyledik. Meğer bu son konuşmamız canımız yavrumuzla nihai vedalaşmaymış”.

 Bu ağır duygusal sözlerin ardından, bir de, Kanada-Amerikalı analitik felsefeci, Kalifornia Üniversitesi akademisyenlerinden  Patricia Cburchland’in yazdığı “Ahlaki Sezginin Kökeni – Vicdan” adındaki kitabından bir paragraf aktaracağım.

”ABD’li ünlülerin ve siyasetçilerin, dürüstlük, nezaket, edep gibi toplumsal erdemleri hor görmelerinde sergiledikleri yakın tarihli eğilim hakkında epey kalem oynatıldı. Bu bireyler, adabı küçümseyen davranışlarından ötürü geniş kesimlerde “hayranlık” uyandırdı. Böylece erdem gösterişçiliği bir avuç kişiden, kitlelere yayıldı. Çünkü nüfuzlu konumdaki insanlar bencilliği ve kabalığı el üstünde tuttuğunda bunun toplumsal bir bedeli olur. Yolsuzluk ve adaletsizlik ulusal düzeyde normalleştiğinde, sağlıklı toplum açısından en önemli değerlerden biri olan kamusal güvenin altı oyulur. Normlar erdemden uzaklaşıp açgözlülüğe ve taş kalpliliğe doğru kayıyor. Ancak yine de, tüm yaş seviyelerinde bu eğilimin istisnaları var. O insanların cesareti övgüye değer”.

Bunların üzerine, son bir cümle de benden olsun!

O, açgözlü ve taş kalpli nüfuzlu siyasetçilerin işlemiş oldukları insanlık suçlarının bedelini geçen hafta Teksas’da 19 küçük çocuk ve üç öğretmen ödedi.

Churchland’in  işaret ettiği istisnai bireylerin, başta ABD olmak üzere bütün dünyada “istisna” olmaktan çıkıp, çoğunluk olmaya doğru yol almadıkları sürece, insanlığın bu tür felaketlerden kurtulması ne yazık ki, pek mümkün olmayacak gibi görünüyor.

 

 Kaynak:www.yurtseverlik.com

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...