Ortak Akıl Politika Geliştirme

Ülkemizde Bilimsel Araştırmaların Tarihi Ve Mevcut Durumu Hakkında Kısa Bir Değerlendirme- Dr. Selin Pıravadılı

Türkiye’de bilimsel nitelikli çalışmaların sayısının, her geçen yıl bir önceki yıla göre artmış gibi görünmesiyle birlikte, halen birçok ülkenin gerisinde kaldığı çeşitli raporlarda ve yayınlarda belirtilmektedir. Bunun en belirgin nedenleri arasında, ülkemizde bilime gereken önemin verilmemesi; bilim ortamlarının yeterince desteklenmemesi; uzun süreli ve nitelikli bilim politikasından yoksun oluşumuz gibi olguları sayabiliriz.

 

Ayrıca bilimsel çalışmaların baş aktörleri olan üniversitelerin niteliği yerine niceliğinin artması ve   öğretim görevlilerinin atama kriterlerinin evrensel standartlardan uzaklaşması uluslararası bilim camialarına kıyasla ülkemizdeki bilimsel çalışmaların teknolojiye dönüşemeden kağıt üzerinde kalmasına sebep olmaktadır.

 

Bilindiği gibi bilim, yeni fikir ve hipotezlerin bilimsel çalışmaya dönüştürülmesinin ardından yeni teknolojilerin oluşturulması yoluyla ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır. Yani,  bilimsel çalışmalar ancak bu şekilde anlam kazanarak  ülkemizin gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmesine katkı sağlayabilir.

 

Ülkemizdeki bilimsel  çalışmaların  mevcut durum analizinden önce insanımızın bilim alışkanlığını öğrenmek için bu topraklardaki  bilim tarihine kısaca göz atmak yerinde olacaktır.

 

Osmanlı İmparatorluğu döneminde bilimsel çalışmalar, 14.yüzyılda sona ermiş, doğuda ise  yaklaşık 15.-16. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu yüzyıllarda, astronomide “İbn Haldun, Takiyüddin, Ali Kuşçu” ve tıp alanında “Sabuncuoğlu Şerefeddin”  eserlerin sayısının artmış olduğu görülse de,  17. yüzyıl ortalarından itibaren medresede dini ağırlıklı eğitime, yani tefsir, hadis ve fıkıha daha çok ağırlık verilmiş, matematik, astronomi ve felsefe dersleri önemsenmemiş, Gazali öğretileri dikkate alınmış nedensellik anlayışı bırakılmıştır.

 

Böylece, tarihi Mezopotamya ve Mısır’da oluşmaya başlayıp, zaman içinde Antik Yunan’a doğru giden, doğa felsefesi olarak eserler bırakmaya başlayan bilim,  doğuda itibarını kaybederken, batıda kendini yeniden doğarken bulmuş, doğunun kurduğu bilim batıda  Rönesans, Fransız İhtilali  ve Reform hareketlerinin hızlandırıcı etkisiyle  kurtarılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu‘nda, 1839’da Tanzimat,1876’da Birinci Meşrutiyet ve 1908’de İkinci Meşrutiyet ile bilimsel faaliyetler yeniden canlanmaya başlamış ,Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp  Cumhuriyet Dönemi’ne girdiğimizde ise  Mustafa Kemal Atatürk’ün ön-görüşü ile,yeni dönemin yaşam şekline uygun olarak  ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak amacıyla ; ülkede sanayileşme politikaları ve toplumsal-ekonomik reformlarla akıl ve bilim zemini oluşturulması hedeflenmiştir. Bu reformlara örnek olarak harf inkılabı ,millet mektepleri, halk evleri, köy enstitüleri kurulması yurtdışında yetişecek Türk bilim insanlarının görevlendirilmesi , 2. Dünya Savaşında   Nazi zulmünden kaçan bilim insanlarına ev sahipliği  yapılması ,Ankara Üniversitesi, Türk Tarih Kurumu ve birçok fabrikanın kurulması (Etibank, Tayyare Fabrikası, Çelik fabrikası vb.) verilebilirBu arada batı 20. Yüzyılda bilimi savaş politikaları ve savunma sanayii amacıyla kullanmaya başlamıştır.(I. ve II.Dünya Savaşı)

 

1963 yılına gelindiğinde, Türkiye’nin OECD Pilot Takımlar Projesine dahil olmasıyla (5 ülke) ülkemizin bilim politikası oluşturma sürecinde önemli bir adım atılmış ve aynı yıl TÜBİTAK kurulmuştur. TÜBİTAK’ın kurulmasından günümüze kadar olan süreçte sanayi, akademik ve kamusal destekler oluşturulmuş olup, günümüze değin süren bu destekler devam etmektedir. Özellikle yurt dışı ile yapılan ikili/çoklu işbirliği platformlarına katılım için  (Horizon, EUREKA-EUROSTARS, COST, vb.) önemli destekler verilmektedir.

 

Türkiye’de bilimsel çalışmaları bir grafikle özetlemek yararlı olacaktır. Şekil 1’de görüldüğü gibi hem patent hem de bilimsel çalışmalar konusunda Batı ülkeleri başı çekmektedir. Grafikte daire büyüklükleri kişi başına düşen Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’yı göstermektedir.

 

Refah seviyesi yüksek olan batılı ülkelerde kişi başına düşen GSYİH yüksek olduğundan, o ülkeye ait daire büyüktür.  Ülkemiz, kırmızı ile işaretli olarak görülmekte ve kişi başı rakam, örneğin Çin’den daha yüksek olmasına karşın patent sayısı olarak geride kalmaktadır. Bu da bilim alanında verilen desteklerin sadece yayına dönüşmesini sağlayarak , Teknoloji Hazırlık Seviyesi 1-2 içinde kaldığını,  ticarileşme ve teknolojiye dönüşme konusunda gidecek daha uzun yolumuz  olduğunu göstermektedir.

Şekil 1. 2000-2018 Kişi Başına Düşen Bilimsel Yayın ve Patent Sayıları[1]

 

Ülkemizde,  bilimsel çalışmaları desteklemek ve artırmak için neler yapılmalıdır?

Araştırmacı verimliliğinin artırılması için teşvik mekanizmalarının düzenlenmesi;  yurtdışında akademik çalışma imkanlarının arttırılması; araştırmacılara güncel gelişmeleri takip edebilmesi için konferans destekleri verilmesi; uluslararası işbirliklerinin oluşturulması; gençlerin doktora eğitiminde teşvik edilmesi, akla ilk gelen hususlar olarak sayılabilir.

Son söz olarak, Ak ve Gülmez 2’in Türkiye’nin Uluslararası Yayın Performansının Analizi incelendiğinde 2006 yılı sonrası ülkemizde bilimsel çalışmalarda nitel ve nicel olarak bir gerileme olduğu aşikardır. Ülkemizdeki akademik camiada eksik taraflarının saptanması ve bu doğrultuda destekleyici yaptırımlar zorunludur. Bu konuda lisans, yüksek lisans ve doktora öğretimleri için gerekli politikaların doğru ve etkin bir şekilde belirlenmesi hayati önem taşımaktadır. 2023 Vizyon hedefleri kapsamında gerçekleştirilen yerli ve milli teknoloji hamlesi ile ülkemizin teknolojik yol haritasının hayata geçirilmesi  ve teknolojinin öncü ülkelerinden biri olma iradesinin gösterilmesi hedeflenmektedir. Bu hamle ülkemizde bilimsel fikirlerin inovasyon ile birleşerek ticari ürüne dönüşmesini desteklediğinden oldukça önemlidir.

 

 

 

 

2 Kaynak: Ak. M. ve A. Gülmez (2006) Türkiye’nin Uluslararası Yayın Performansının Analizi Akademik ,(AID)

[1] Kaynak: Türkiye Bilim Raporu, TÜBA.v

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...