8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü, çalışan kadınların mücadelesini simgeleyen büyük öneme sahip bir gündür. Günümüzde, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihsel önemi ve anlamının içi boşaltılmaktadır. Kapitalist sömürüye ve eşitsizliklere karşı tepki olan 8 Mart, kadınlara resmi kutlama mesajları gönderilen bir güne dönüşmüştür. Oysa, 8 Mart, kadınların insanca yaşam için isyanının tarihidir.
Kadınlar, kayıt dışı işlerde, ücretlerin düşüklüğü, sosyal güvencenin olmaması, örgütsüzlük ve denetlenme eksikliği gibi nedenlerden dolayı çalışsalar bile yoksulluktan kurtulamamaktadırlar. Bütün bu olumsuzluklara ek olarak dünyada yaşanan salgın ve ülkemizi derinden sarsan deprem felaketi en çok kadınları etkilemektedir.
Doğum ya da çocuk bakımı gibi nedenlerden işten ayrılan kadınlar, yeniden iş bulmakta zorlanmakta ya da aynı nitelikteki işlere girememektedirler.
Demokrasinin kökleşmesi, kadınların siyasette, okulda, çalışma hayatında kısacası yaşamın tüm alanında söz ve karar sahibi olmasından geçmektedir.
Ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar ‘siyasal katılımın dışına itilmekte, kamu yönetimlerinden dışlanmakta, söz hakları kısıtlanmakta, emekleri sömürülmektedir.
İş gücü piyasasının cinsiyetçi yapısı ve kayıt dışı çalışma yine kadınlar açısındaki olumsuzluklardır.
Türkiye’yi her alanda bir kaosa ve karanlığa sürükleyen zihniyet ve yönetim anlayışı, kadınlarımızın eğitim olanaklarından çağdaş yaşama katılımlarına ve ülke yönetiminde yer almalarına engel olabilecek uygulamalarla doludur. Örneğin Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en az kadın sendikalının bulunduğu ülke konumundadır.
Özellikle sosyal güvenlik sistemini çökertecek, çalışma yaşamında barış ve esenliği tahrip edecek olan sözde reform, değişiklikler, atılan adımlar ile kadınlarımızın ve emeği ile çalışanların bu alandaki hak ve kazanımları yok edilmektedir.
Ülkemizde 10 ilimizde yaşanan ama tüm ülkeyi derinden sarsan depremin yaralarını sarma çalışmalarında insan odaklı, insan sevgisi politikaların rehberliğinde kadınların sorunları için kadılarımıza dair politikalar geliştirilmelidir. Barınma sorunu başta olmak üzere kısa vadeli ve uzun vadeli başlıklar altında uzmanların ve yöneticilerin bir arada çalışmaları elzemdir.
Kadınların sosyal hayattaki yerlerini erkeklerle eşit olarak görmek isteyen Atatürk ‘Kadınların toplum hayatında erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır’ demiştir.
Kadınları sistemin dışında gören anlayış hem kadını hem de Türkiye’yi geri götürür. Demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından biri; o ülkedeki kadınların özgür olması, çalışma yaşamına ve yönetim mekanizmalarına katılabilmesidir. Kadınların çalışma hayatına katılımı, güvenceli işlere sahip olması, kariyer yapabilmesi ve yönetici konumuna gelebilmesinin önünde ki engellerin ortadan kalkması OAPG Derneği olarak üzerinde çalışma yaptığımız ve bu konuda yönetici ve karar mekanizmaları ile çalışacağımız uzun vadeli hedeflerimizdir.
OAPG derneği olarak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü bu sene yitirdiğimiz canlarımız, annelerimiz, çocuklarımız ve yitirmediğimizi gördüğümüz değerlerimiz olan dayanışma, sevgi, yardımlaşma, insanlık, umut ve gelecek güzel günler temennisi ile yad ediyoruz. Saygılarımızla…
ORTAK AKIL POLİTİKA GELİŞTİRME DERNEĞİ