Ortak Akıl Politika Geliştirme

Vefatının 13. Yıldönümünde Erdal İNÖNÜ…

Erdal Bey cevaben o kendine özgü olgunluğu ve sakinliği ile “Seyahatlere giderken 45 numara ve düşük topuklu bir çift ayakkabıyı yanınızda götürmeniz iyi olur.” dedi.

Hâlâ kulaklarımda onun sesi.

Erdal Bey: “Sayın Tütüncü! Siz Kaç Numara Ayakkabı Giyiyorsunuz?”

1983 Genel Seçimleri’ne girmesi engellenen Sosyal Demokrasi Partisi’nin (SODEP) veto edilen Genel Başkan’ı Erdal İnönü, aralarında benim de olduğum vetolu 10 kurucu üyeyi, kuruluşunu tamamlayıp, seçim sonrasında yeniden göreve çağırdı.

Bizler, öncelikli olarak Parti’yi Türkiye çapında hızla örgütlemeye başladık.

Ancak büyük maddi sıkıntılar içindeydik. Hiçbir yerden gerekli maddi destek gelmiyordu. Öyle zamanlar oluyordu ki, il ve ilçe başkanlarını Ankara’ya toplantıya çağırdığımızda, konuklarımızın asgari masraflarını dahi karşılayamıyorduk. Ankara’ya gelen Örgüt temsilcileri tüm harcamalarını, hiç yüksünmeden, kendileri karşılıyorlardı. Parti Genel Merkezi olarak biz, kimi zaman kokteyller düzenleyerek durumu idare etmeye çalışıyorduk.

Sonra öyle bir an geldi ki, kokteyl masraflarını dahi karşılayamayacak duruma düştük. Hiç unutamam, Genel Sayman bu durumu, MKYK toplantısında açıkladığında Erdal Bey, bir anlık tereddüttün ardından, cüzdanını çıkardı ve içinde ne varsa masanın üzerine döktü, sonra sessizce bize baktı ve başını önüne eğdi. O an hepimiz derhal cüzdanlarımıza sarıldık ve ne varsa masaların üstüne döktük. Sonuçta gereken para toplanmıştı.

Söz konusu süreçte Türkiye çapında örgütlenme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyordu. Bu çalışmalara örgüt/görev gezileri diyorduk ve masrafları genelde kendi imkanlarımızla karşılıyorduk. Bu arada ben göreve giderken şehirlerarası otobüsleri tercih ediyordum. Bu benim açımdan hem daha ucuz, hem de daha verimli oluyordu. Hafta sonu görevleri için, örneğin perşembe günü yola çıktığımda üç il örgütünü ziyaret edebiliyor ve pazartesi sabahı Ankara’ya dönebiliyordum. Aynı gün banyo ve kahvaltı sonrası hemen evden çıkıyor, önce işime sonra partiye gidebiliyordum.

Ancak geceleri otobüste, gündüzleri ayakta durmaktan dolayı seyahat sonrası ayaklarım şişmeye başladı.

Bu nedenle kimi zaman farkında olmadan sekerek yürüyordum.

Bir gün, Güneydoğu’dan Ankara’ya dönüşün sabahında Parti’ye geldiğimde sekreterim, Erdal Bey’in beni beklediğini söyledi.

Odasına girerken yine sekiyormuşum.

Kendisiyle konuşmayı bitirip kapıya yöneldiğimde, Erdal Bey’in arkamdan “Sayın Tütüncü, siz kaç numara ayakkabı giyiyorsunuz?” diye seslendiğini duydum.

Hemen geriye döndüm ve ”43 numara” dedim.

Erdal Bey cevaben o kendine özgü olgunluğu ve sakinliği ile “Seyahatlere giderken 45 numara ve düşük topuklu bir çift ayakkabıyı yanınızda götürmeniz iyi olur.” dedi.

Onun dediğini yaptım.

Artık seyahatlere 43 numara ayakkabı ile çıkıyordum.

İkinci ilden sonra 45 numarayı giyiyordum.

Ankara’ya dönerken 45 numara ayakkabı ayağıma tam geliyordu.

Ne sıkma, ne de vurma gibi bir sorunum kalmıştı.

Sanırım 15 gün sonraydı. Bir toplantı öncesinde Erdal Bey ile burun buruna geldik.  Tokalaştıktan sonra bana, “Ayaklarınız nasıl oldu?” diye sordu. Kendisine önerisinden dolayı henüz teşekkür de edememiştim. Durumumu anlattım,  geç de olsa teşekkür ettim. Tatlı tatlı gülüştük…

Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Enis Tütüncü

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...