Ortak Akıl Politika Geliştirme

Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Üzerine Bir Değerlendirme-Ümit Işık

VERGİ USUL KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Sosyal ve ekonomik hayatımızın her yerinde var olan esnaf ve sanatkarlar aslında sermayenin ve sanayinin fidanlığı olarak kabul edilmektedir. Çoğu yenilikçi fikirler bu alanda ortaya çıkıp büyümekte ve desteklendiği sürece ülkemiz ekonomisine de önemli katkılar sunmaktadır.

Sokağımızın ışığı olan berber, terzi, bakkal ve manav vs. olarak bildiğimiz esnaf ve sanatkarlar da hukukumuzda bir düzenlemeye tabi tutulmuş ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu bu kesimin örgütlenmesinin temel çerçevesini çizmiştir.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonun (TESK) 30.09.2021 tarihli verilerine göre Eylül 2021 itibariyle 2.072.550 esnaf ve sanatkar ve bağlı olarak 2.245.656 işyeri bulunmaktadır.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile Gelir Vergisi Kanununa mükerrer 20/A maddesi eklenerek “Bu Kanuna göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46’ncı maddeye göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden istisnadır.” şeklinde bir düzenleme yapılması öngörülmektedir. Söz konusu Teklif yasalaşırsa yaklaşık 850.000 esnaf ve sanatkardan vergi alınmayacağı ifade edilmektedir

Kanun Tasarısının Genel Gerekçesinde; “Bu kapsamda Kanun Teklifi ile 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda bazı değişiklikler yapılması öngörülmektedir. İlk olarak basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisna edilmektedir. 850.000 civarında olan bu mükellef grubunun, bir yıl içinde alış, satış ve iş hasılatı belli büyüklüğün ötesine geçememekte, küçük esnaf olarak ifade edilmektedir. Bu mükellef grubunun kazançlarının istisna edilmesiyle, yıllık beyanname vermemeleri sağlanmakta olup, bu hükümle bağlantılı olarak Kanunun diğer maddelerinde yer alan beyan, vergi hesabı ve verginin ödenmesine işaret eden hükümlerde de değişiklik yapılması öngörülmektedir.” denilmiştir. Gerekçeye bakıldığında ülkemiz uygulama ve gerçeğinin farkına varıldığı görülmektedir. Zira bahsedilen bu kesimin sayısal çoğunluğuna bağlı iş yükünü arttırması dışında vergi gelirlerine önemli bir katkısı olmadığı bir gerçektir.

Öte yandan düzenlemeye göre bu mükellefler için muafiyet değil kazançlarının istisnası söz konusu olacağından bu usulde vergilendirilenlerin, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile Gelir Vergisi Kanunu ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabi olmaya devam edeceklerini vurgulamalıyız.

Esnaf ve Sanatkar

5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde, esnaf ve sanatkâr;

-İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun,

-Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup,

-ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran

-kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan,

basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar,

-vergiden muaf bulunan,

meslek ve sanat sahibi kimseler şeklinde tanımlanmıştır.

Bir kişinin Esnaf sayılabilmesi için öncelikle Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun 30.01.2019 tarihli ve 3 sayılı Kararında belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olması gerekmektedir. Anılan Kararda 11 sektör başlığı altında 184 meslek kolu tanımı yapılmıştır. Dolayısıyla ilke olarak bu meslekler içinde yer alanlar esnaf ve sanatkar sayılmaktadır.

Esnaf ve Sanatkarın Kazanç Limitleri

 6102 Sayılı Kanunun 11’ inci maddesinin birinci fıkrasında; ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanı) kararıyla belirleneceği ifade olunmuştur.

21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18.07.2007 tarih ve 2007/12362 sayılı Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında da özetle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkârlar odalarına kaydedilmeleri,(…).” kararlaştırılmıştır.

Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 177’inci maddesinde yer verilen rakamların yarısını aşmayanlar esnaf ve sanatkar sayılacaktır. Anılan maddede belirtilen (2021 yılı) limitlere göre;

-yıllık alımların tutarı 150.000 TL ve satışlarının tutarı 210.000 TL’yi,

-Gayrisafi iş hasılatı 150.000 TL’yi,

-İşlerin birlikte yapılması halinde 150.000 TL’yi,

aşmayanlar diğer koşulları taşımak kaydıyla esnaf ve sanatkar sayılmaktadır.

Netice olarak VUK 177’nci maddede belirtilen rakamların yarısını geçmeyenler diğer koşulların da varlığı halinde esnaf ve sanatkar sayılmakta, bu hadlerin geçilmesi halinde duruma göre (Birinci veya İkinci sınıf) tüccar sınıfına girilmektedir.

Burada bir noktayı aydınlatmak gerekecektir. 5362 sayılı Kanun ve VUK’un 177’nci maddesinde belirtilen limitlerin yarısının aşılmaması öngörülmüş ancak ticari faaliyetlerin devamında ortaya çıkacak olasılıklara karşı da bir öngörü düzenlemesi yapılmıştır. Buna göre 5362 sayılı Kanunun 68/4 maddesinde “Esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanlar kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayda zorlanamazlar. Ancak, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların kayıtları, sicil marifetiyle ticaret siciline aktarılır.” denilerek bir geçiş döneminde yaşanacak karışıklığa karşı tedbir alınmıştır.

Esnaf tanımı ile basit usule tabi olacaklar arasında uyumlaştırma ihtiyacı

 Esnaf ve sanatkar sayılma sınırlarını belirleyen Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen VUK’un 177’nci maddesindeki limitlerin yarısı ile Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 48’nci maddesindeki basit usule tabi olmanın özel şartları içinde belirtilen limitler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Esnaf sayılma limitleri (VUK 177’nci maddesindeki limitlerin yarısı)

 

Basit Usüle tabi olmanın özel şartları (GVK 48’nci maddesi)
1-Alımlar 150.000

Satışlar 210.000

2-GSİH    150.000

3-İşlerin birlikte yapılması    150.000

1-Alımlar 150.000

Satışlar 240.000

2- GSİH      76.000

3-İşlerin birlikte yapılması 150.000

Yukarıdaki rakamları aşmayanlar diğer şartların varlığı halinde esnaf sayılır. Yukarıdaki rakamları aşmayanlar diğer şartlar dahilinde basit usule tabi olur.

 

Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere GVK’nın 48’inci maddesinde basit usule tabi olmanın özel şartları arasında yer alan rakamlar ile anılan Bakanlar Kurulu Kararının atıf yaptığı VUK’un 177’nci maddesinde sayılan limitlerin yarısı olarak belirlen rakamlar arasında bir uyum bulunmamaktadır. Oysa GVK’nın 48’inci maddesiyle işaret edilen kesimin daha çok esnaf ve sanatkarlar (VUK tanımıyla ikinci sınıf tüccar) olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Esasen Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen VUK’un 177’nci maddesindeki limitlerin yarısını aşanlar ve tamamını aşmayanlar ikinci sınıf tüccar sınıfına girmekte ve bu limitlerin aşılmaması nedeniyle de işletme hesabına göre deftere tabi olmaktadırlar. 5362 sayılı Kanundaki esnaf tanımı içinde yer alan “işletme hesabına göre defter tutmak” şartı da bu arada kalan kesime işaret etmektedir. Diğer bir ifade ile esnaf sayılma limitlerini aşan ancak 6 katını geçmeyen bu kesim işletme hesabına göre deftere tabi olan ve VUK’un deyimiyle ikinci sınıf tüccardır.  Dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun özel şartları düzenleyen 48’inci maddesinde “VUK’un 177’nci maddesinde sayılan limitlerin yarısını geçmeyenlerin”  GVK’nın 47’nci maddesindeki genel şartları taşıması halinde) basit usulde vergilendirileceği şeklinde düzenleme yapılma ihtiyacı olduğu değerlendirilmektedir.

 

14.10.2021 tarihi itibariyle TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden  “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”yle veya TBMM tarafından vergi mevzuatına ilişkin başka bir kanun çalışması sırasında; Gelir Vergisi Kanunun 48’nci maddesinde düzenlenen basit usule tabi olmanın özel şartları arasında sayılan (alış, satış gayrisafi iş hasılası gibi) limitlerin, 5362 sayılı Kanunda düzenlenen esnaf tanımının atıf yaptığı Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen “VUK’un 177’nci maddesinde belirtilen limitlerin yarısını aşmayanlar” şeklindeki tanımlamasıyla uyumlaştırılması yönünde düzenleme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

Düzenlemeyle Devletin Vergi Kaybı

 Gelir İdaresi Başkanlığının yayımladığı istatistiklere göre 2021 yılı Eylül ayı itibariyle Basit Usulde Vergilendirilen Gelir Vergisi Faal Mükellef sayısının 835.943 kişi ve Gelir Vergisi Faal mükellef sayısının ise aynı dönem itibariyle 2.209.221 kişi olduğu anlaşılmaktadır.[1] Yine aynı rakamlardan 1.373.278 mükellefin gerçek usulde vergiye tabi olduğu sonucu çıkarılabilecektir. Ancak bu rakamın hepsinin esnaf ve sanatkar olduğunu söylemeye imkan yoktur. Zira bu sayı içinde esnaf ve sanatkar sınırlarını aşan ve esnaf ve sanatkarlar odaları yerine Ticaret/Sanayi Odalarına kayıtlı olan “gerçek kişi tacirler” de bulunmaktadır.

Yine TESK’in verilerine göre 2.072.550 esnaf ve sanatkardan 835.943 kişisi basit usulde olduğu kabul edildiğinde kalan (2.072.550-835.943) 1.236.607 esnaf ve sanatkarın büyük çoğunluğunun vergiden muaf olduğu ve kalan bir kısmının ise esnaf ve sanatkar ile ikinci sınıf tüccar arasında sıkışan kesim olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

2020 yılı merkezi yönetim bütçe gelirleri içinde gelir vergisi miktarı 203.986.510.000 TL olup 2019 yılının 207.849.896.000 TL rakamına göre düşüş göstermiştir. 2020 yılı içinde basit usulde gelir vergisi tahsilatları ise sadece 232.517.000 TL olup bir önceki yıla göre %13,5’lik bir artış yaşanmıştır. Ancak aşağıdaki tablodan anlaşılacağı üzere bu vergi türünün GSYH içinde payı yaklaşık 0,004 olarak hesaplanmaktadır.[2]

 

Gelirin Çeşidi 2019

(Bin TL)

2020

(Bin TL)

Tahsilat Artışı(%) GSYH’daki Yüzde Payları
Gelir ve Kazanç Üzerinden Alınan Vergiler 295.378.113 316.857.829 7,3 6,28
1- Gelir Vergisi 207.849.896 203.986.510 -1,9 4,04
a) Beyana Dayanan Gelir Vergisi 9.263.979 9.613.097 3,8 0,19
b) Basit Usulde Gelir Vergisi 204.849 232.517 13,5 0,004
c) Gelir Vergisi Tevkifatı 195.591.096 190.993.769 (2,4) 3,78

 

2021 yılı merkezi yönetim bütçe gelirleri içinde basit usulde gelir vergisi hedefi 228.883.000 TL olup Ağustos ayı sonu itibariyle ilk 8 ayda 176.614.000 TL tahsil edilmiştir.

Rakamlar üzerinden bakıldığında, toplam 835.943 basit usul mükellef sayısını 2020 yılı basit usul gelir vergisi miktarı olan 232.517.000 TL’ye böldüğümüzde kişi başı yaklaşık 278 TL vergiden vazgeçilmiş, diğer bir ifadeyle bu kişiler bugünkü rakamlarla yıllık olarak 278 TL desteklenmiş olacaktır.

Kanun teklifiyle getirilen yeni düzenlemenin esnaf ve sanatkar için maddi anlamda ciddi bir destek sağladığından söz edilemeyecek olsa da özellikle covid-19 salgını nedeniyle zor günler geçiren esnaf ve sanatkarların önemli bir sorununun çözülmesi adına atılan adım, bu kesimin diğer sorunlarının çözülmesine yönelik bir başlangıç olarak değerlendirilmelidir.

 

 

 

 

 

 

[1] https://gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/20211.htm

[2] https://gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_48.xls.htm

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...