Ortak Akıl Politika Geliştirme

Belediye Başkanları Hakkındaki Her Şikayet İşleme Alınır Mı? – Ümit Işık

Son 3 gündür Ülke gündemini, Sayın Ekrem İMAMOĞLU hakkında başlatılan soruşturma ve buna ilişkin gelişmeler oluşturmaktadır. Bu konuda İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ve İçişleri Bakanlığınca yapılan işlemlerin doğruluğu ve yerindeliği de tartışmaların bir yönünü oluşturmaya başlamıştır.

Bilindiği üzere tüm Belediye başkanları gibi Büyükşehir Belediye başkanları da görevde olduğu sürece kamu görevlisi sayılmaktadır. Bu yazıda kimlerin kamu görevlisi sayılacağı tartışmasına girmeden memur ve kamu görevlisi sayılanların suç işlemesi halinde nasıl bir yöntem uygulandığı kısaca açıklanacaktır.

Memurların göreviyle ilgili suç işlemesi

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemek amacıyla 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun 04.12.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Esasen 4483 sayılı Kanun, 4 Şubat 1329(1913) tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat’ın yerine alan bir Kanundur. Diğer bir ifade ile 4483 sayılı Kanun öncesinde de kamu görevlilerinin yargılanması özel usullere bağlanmıştır.

4483 sayılı Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanmaktadır.

Dolayısıyla kamu görevlisi sayılan belediye başkanları da bu Kanun kapsamındadır.

Bu Kanun, kamu görevi yapan kişilerin yaptıkları işlerle ilgili rahatsız olan her bir vatandaşın yaptığı şikayetlerin bir süzgeçten geçirilmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifade ile kamu görevlisinin şikayet konusu eylemlerinin suç oluşturup oluşturmadığının öncelikle kamu görevlisinin çalıştığı Kurumun düzenlemelerine bakılarak değerlendirme yapılmasını ve kamu görevlilerinin her işleminin o kurumun bu konuda uzman olan denetim elemanlarınca bir ön inceleme yapılarak her şikayetin Savcılık soruşturmasına konu edilmesinin önüne geçilmesini sağlamaktadır. Aksi halde kamu görevlilerinin her bir işlemi adli makamlara intikal ettirilerek kamu çalışanlarının sürekli Savcılık ve Mahkemelerle uğraşması ve böylece kamu çalışanlarının iş yapamaz hale gelmesine yol açılacaktır.

Anılan Kanunun 3’üncü maddesinin h bendine göre, Büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında soruşturma izin yetkisi İçişleri Bakanına aittir.

Özetle söylemek gerekirse Belediye başkanı göreviyle ilgili herhangi bir suç işlemesi halinde Savcılık tarafından (Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir.) soruşturma açılabilmesi için İçişleri Bakanlığından izin almak zorundadır. İçişleri Bakanlığı da bu yetkisini yapacağı/yaptıracağı “ön inceleme” ile belirleyecektir.
İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlediğini bizzat veya Kanunda yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatmaktadır. Ön inceleme, izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabilir.

Ön İnceleme Başlatılması İçin İddiaların Ciddi Belgelerle İspatı Gerekir.

4483 sayılı Kanunun 4’üncü maddesine göre, Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni istemek zorundadırlar.
Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikayet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie iletmelidirler.

Bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetlerin;

  •  soyut ve genel nitelikte olmaması,
  • ihbar veya şikâyetlerde kişi veya olay belirtilmesi,
  • iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması,
  • ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması,

zorunludur.

Yukarıdaki şartları taşımayan ihbar ve şikâyetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikâyette bulunana bildirilir.

Ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgâh adresinin doğruluğu şartı aranmasına gerek yoktur.

Sonuç olarak Sayın Ekrem İMAMOĞLU hakkında CİMER’e gelen ve kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ismi belli olmayan dilekçede yer alan iddiaların işleme alınmasının gerekmediği, dolayısıyla Savcılık tarafından dilekçe ile ilgili hiçbir işlem yapmadan dosyasına kaldırılmasının mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...