Covid-19 adlı, pandemi haline gelmiş hastalık ile mücadele konusunda, Ortak Akıl Geliştirme Derneği web sahifesinde 19.03.2021 tarihinde ”Pandemi ve Aşı” başlıklı makalem yayımlanmıştır. Makalede, Dünya’da aşılamanın başlaması sonrası edinilen birkaç aylık deneyim gözlemlenerek varılan sonuç ve önerimiz açıklanmaya çalışılmıştır. Söz konusu makalede belirtildiği üzere; bu aşılama temposu ile,8 milyar Dünya nüfusunun yıl sonuna kadar ancak yüzde 20’sinin ikinci doz aşıya kavuşabileceği, üstelik bunun da yeryüzüne dengeli bir dağılım ile olamayacağı öngörülmüştür. Halen salgınla mücadelede kullanılan aşılardaki patent hakkı ile bu hakkın verdiği üretim tekeli uygulamasının ve fiyatlandırılmasının bu sonucun ortaya çıkmasında başlıca etken olduğu belirtilerek, sorunun çözümü için önerilerimiz sıralanmış ve aşıda patentin kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. İlk yayımlandığında, ütopik bir düşünce olarak algılanan ve günümüzün kapitalist dünyasında gerçekleşmesi olanaksız gibi görülen bu düşüncemizin giderek kabul görmeye başladığını sevinerek izliyoruz. İnsanlığın yararına olacak bu önerimizin kabulünde, katkımız olur ise ne mutlu bize.
Aşıda patent hakkının kaldırılması yönünde giderek artan bir düzeyde, Dünya’da ve ülkemizde pek çok kişi, kurum ve kuruluşça görüşler belirtilmeye başlanmıştır. Bu konudaki görüşlerin ilk sahiplerinden biri olarak, bundan mutluluk duyuyoruz. Ancak, bu düşüncenin ikinci aşamasını oluşturacak olan ‘’patent hakkının nasıl kaldırılacağı” sorununa bu çevrelerce görüş belirtilmesi yetersiz kalmaktadır. İnsanlık, bu konuda da somut çözüm önerilerini araştırıp, acele bulmak zorundadır. Çünkü, geçen her zaman insanlığın can kaybının artmasına neden olmaktadır. Oysa insanlığın yaşam hakkı, kapitalizmin para kazanma ve kar etme hırsından üstün tutulmalıdır.
Esasında, 19.03.2021 tarihli sözü edilen makalemizde, aşıda patent hakkının nasıl kaldırılacağı konusunda da önerilerimiz bulunmaktadır. Bu yazımızda da, önceki yazımızdaki görüşlerimizi de dikkate alarak sorunun çözümüne yönelik aşağıdaki somut önerilerimizi, insanlığın dikkatine sunmaya çalışacağız.
ÖNERİLER:
- Genelde sınai haklara ve aşıda buluşa ait patent hakkının ve üretim tekelinin 10 yıl süreyle korunması söz konusudur. Oysa, daha çok aşının daha çok ülke ve kuruluşça üretilmesi için, bu patent hakkından, hakka sahip olanların vazgeçirilmesi gerekmektedir. İnsanlığın geleceğinin söz konusu olduğu bugünkü özel durumda ancak bu sayede, teknolojik kapasitesi yeterli olan çok daha fazla ülkede ve yerde aşıların üretimi, depolanması ve dağıtımı arttırılabilir.
- Şu andaki sahiplerini, patent haklarından vazgeçirmek (haklarını kendilerini de mağdur etmeyecek bir bedelle satın almak) için uluslararası bir fon oluşturulmalıdır. Bu fona Uluslararası Örgütler(Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği gibi örgütler v.b), ülkeler, işlevsellik, görev yetkinlikleri, maddi olanakları ve ülke nüfusları ve GSMH büyüklükleri gibi ölçütlerin dikkate alınmasıyla katkıda bulunmalıdırlar. Bu şekilde sağlanacak ciddi tutardaki bu fonu oluşturmak, her ülkenin bu salgın için harcadığı ve harcayacağı miktarlar ile, salgının Dünya ekonomisinde yaratacağı üretim kayıplarının yol açacağı zararları düşündüğümüzde, hiç de zor olmayacaktır. Üstelik burada para değil, insan sağlığı ve yaşamı dikkate alınmak zorundadır.
- Oluşturulan bu fon sayesinde, halen patent ve üretim tekeli haklarını ellerinde bulunduran şirketler ile masaya oturulmalıdır. Masada, emekleri, ar-ge harcamaları, fırsat-fayda maliyetleri gözetilmekle birlikte, bu aşıların kullanımında insanlığın geleceği söz konusu olduğu belirtilerek, 10 yıllık koruma ve tekel haklarının kaldırılması için kendilerinin onayı alınmalıdır.
- Bu onayın belirtilen şekilde alınabilmesi için, ilgili şirketlerin mağdur edilmeyeceği ödeme yöntem ve formülleri bulunmalıdır. Aşılama gereksinimi devam ettiği sürece kendilerine yapılacak ödemelerin, bu formüllere göre hesaplanıp gerçekleştirilmesi de garanti edilebilir.
- Patent ve üretim tekel hakkının kaldırılması onayının alınması sonrasında, aşıların üretimini yapabilecek teknolojiye ve bilgi birikimine sahip ülke ve şirketlere, aşıların formül ve üretim bilgileri verilmelidir. Kendilerinden daha fazla sayıda aşının üretilip depolanması talep edilmelidir.
- Bu yöntemle, çok daha kısa sürede, çok daha fazla sayıda aşı üretilip depolanabilir ve dağıtılabilir. Bu üretim ve dağıtım süreçlerinin güvenirliliği de ayrıca denetlenmelidir. Bu denetimlere, ilgili uluslararası kuruluşların, hekimler ve eczacılar başta olmak üzere ilgili meslek örgütleri temsilcilerinin aktif şekilde katılımı sağlanarak, süreç şeffaf şekilde yönetilmelidir. Bu sürecin sonuçları, belirli aralıklarda yayımlanan raporlar ile Dünya Kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Bu yöntemle çok daha kısa sürede aşının yeryüzünde dengeli dağıtılıp, aşılamanın gerçekleştirilmesi için, belirli pozitif ayrıcalıkların da uygulanabileceği önlemler alınmalıdır. Dağıtımın bütün ülkelere, nüfuslarına oranla belirli aşılama politikaları da dikkate alınarak yapılması gözetilmelidir. Yoksul ülkelerin, aşıya ulaşmasında ve aşılanmalarında, pozitif ayrımcılığa tabi tutulmaları, gerekirse kendilerine gelişmiş ülkelerce, aşılama konusunda lojistik destek sağlanması insanlığın yararınadır.
Ülkelerin, zengin- yoksul ayrımına tabi tutulmadan kısa sürede aşıya ulaşıp, aşılamayı gerçekleştirmeleri bu ve benzeri önerilerle sağlanabilir. İnsanlığın, bu konuda daha fazla konuşarak zaman kaybetmesi yerine, acele eyleme geçmesi, soruna çözüm getirmesi zorunludur. Gecikilen her an, yitirilen yeni candır. Bunu unutmayalım.