Ortak Akıl Politika Geliştirme

5 ARALIK KUTLU OLSUN!

 

Mustafa Kemal’in önderliğinde; dokuz milyonunu kadın ve çocuk olmak üzere, on üç milyonluk bir ülke kurtuluşu için savaşmıştı. Ülkelerinin bütünlüğünü ve bağımsızlığını amaçlayan kadınlar; işgal altındaki yurt topraklarında, emperyalizmin karşısına dikilmiş, kocalarının, babalarının, kardeşlerinin ve oğullarının acısını kuşanıp, gelecek için bir destan yazmıştı. 1923’de ilan edilen Cumhuriyetin, özgürlük ve eşitlik vaat eden yeni rejimin temel hedeflerinden biri kadını erkeği eşit bir toplum olmuştu.

“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir.” demekteydi büyük Atatürk.

Henüz “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi”, “İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi”, “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin imzalanmadığı bir dönemde; egemenliğin ulusun iradesine dayandığı bir hukuk ve yönetim şeklinin benimseyen genç Cumhuriyet aydınlanmanın ateşlerini yakmıştı. Elbirliğiyle bir vatan yaratan kadınların hak ve özgürlükleri, cumhuriyet kuran devrimci kadroların gündemindeydi.

1924’de Eğitim Birliği Kanunu ile kız ve erkek çocuklar karma ve eşit koşullarda eğitim görmeye başlamış, 1926’da Türk Medeni Kanunu’nun kabulüyle kadın ve erkek eşit haklara sahip olmuştu. Tek eşlilik ve resmi nikâh zorunlu hale getirilmiş, kadınlar erkeklerle eşit olarak boşama, velayet ve miras hakkına sahip olmuştu. 1930‘da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını kazanan kadınlar, 1933’de muhtar seçme ve seçilme hakkını elde etmişti.1934’de milletvekili seçme ve seçilme hakkının kazanılması Cumhuriyetin en büyük kazanımı olarak tarihe yazılmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti kadın aydınlanmasının temel adımlarını atarken, birçok Batı ülkesinde kadınlar seçme seçilme hakkına sahip değildi. Kadınlar Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960 yılında seçme seçilme hakkına sahip olmuşlardı.

5 Aralık 1934 tarihi ve “seçme-seçilme hakkı” Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Kadın Devriminin” kilometre taşıdır. Geçen yıllar içinde görev yapan Cumhuriyet hükümetleri ne yazık ki kurucu iradenin kararlılığını gösterememiş ve bu devrim yarım kalmıştır.

Günümüzde ise Aydınlanma düşmanı yaklaşımlarla, çağ dışı söylem-yöntem ve uygulamalarla kadın hakları yerle yeksan edilmektedir. Hakları ve talepleri rejim değiştirme tartışmalarının gölgesinde kalan; erken evlilik, çocuk annelik, çok çocukluluk, kumalık, imam nikâhı, akraba evliliği, başlık parası berdel, namus cinayetleri, aşiret kanunları ve töre kıskacında yaşayan kadınlar insanca bir hayat istemektedir.

Eğitimsizlik, fırsat eşitsizliği, çalışamamak, örgütsüzlük, sendikasızlık ve sömürünün kader olmaması gerektiği gibi, şiddet, taciz, tecavüz ve ölüm de (2021 yılında toplam 348 kadın, 2022 yılında 11 Kasım’a kadar toplam 327 kadın öldürülmüştür) kadınların kaderi olmamalıdır.

Kadını ve erkeği eşit bir toplum projesi olan cumhuriyetle rövanş niteliği taşıyan; özellikle kadın erkek eşitliğinin zeminini oluşturan ve güvencesi olan laikliği hedef alan uygulamalardan vaz geçilmelidir.

5 Aralık kutlu bir gündür. Bir bayram günüdür. İstanbul Sözleşmesi’ne bile tahammül edemeyen anlayışa karşı; kaybedilen haklar için, özgürlüğü ve eşitliği sağlayacak yeni haklar için mücadele etme günüdür. Kutlu olsun.

ORTAK AKIL POLİTİKA GELİŞTİRME DERNEĞİ

https://ortakakil.org.tr/

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...