Ortak Akıl Politika Geliştirme

Türkiye’de Seçim Güvenliği- Aleyna Özkoç (Ufuk Üniversitesi/OAPGD)

GİRİŞ

Toplu bir iradenin birden fazla aday içinden tercihte bulunarak, memuriyet, temsil yetkisi veya bir vekalet verilecek, kanuni şartlara uygun kişileri seçmesi karşımıza seçim kavramını çıkarır. Türkiye’de ise 29 Ekim 1923’ cumhuriyetin ilanıyla cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmaya başlanmış , 1945 yılında Cumhuriyet Halk Partisi dışında Milli Kalkınma Partisi kurularak 1946 genel seçimlerinde çok partili sisteme geçilmiştir.

Türkiye’de ilgili makamların seçimle başa gelmesinin önemi yanı sıra bu seçim sürecinde seçim öncesi, seçim esnası ve seçim sonrası da önem taşır. Bu süreçlerin adil ve güvenli yürütülmesi için seçim güvenliğinin sağlanması şart olmuştur.

  1. Seçim Güvenliği: Riskler ve Alınması Gereken Önlemler

Seçim güvenliği her şeyden önce seçmenlerin seçime olan güvenini ve bağlılığını korumak için esastır. Güvenilir seçimlerin organizasyonu ve yürütülmesi kimi ilke ve haklara bağlılığı gerektirir: Şeffaflık, bir seçim sürecinin her aşamasının kamuoyuna iyi bir şekilde duyurulması, seçimlerin genellikle değişmez zaman çerçeveleri yaratan ulusal yasalara uygun olarak yapılmasıdır.  Seçim sürecinde toplumu kutuplaştırabilecek politik olarak yoğun bir atmosfer oluşmasına rağmen, ifade ve örgütlenme özgürlüğünden taviz verilmemesi, seçimin yönetim ve güvenliğinden sorumlu kurumların görevlerini tarafsız bir şekilde yerine getirmeleri ve belirli bir siyasi rakibi tercih ettikleri algısından kaçınma ihtiyacıyla sınırlandırılmış olmaları, seçimin, on binlerce geçici personelin işe alınmasını ve oy verme yerlerinin,  ofislerinin işletilmesini içeren büyük lojistik gereksinimleri olan, oldukça merkezi olmayan bir operasyon olmasına denk düşen kapsayıcılıktır.[1]

Türkiye’de ise seçim güvenliği her dönem farklı tartışmalarla gündem olmuş, bugüne kadar çöpte yakılmış halde bulunan oylar, mühürsüz oy pusulalarının kabulü, oy sayımında usulsüzlük gibi birçok iddia tartışma yaratmıştır. Bu tartışmalar, AK Parti ve MHP’nin hazırladığı yeni seçim yasasının TBMM’de kabul edilmesiyle daha da büyümüş, seçim kurulu başkan ve üyelerinin ‘en kıdemli hâkimler’ yerine birinci sınıf hâkimler arasından ‘kura’ ile belirlenecek olması, ‘partili’ hâkimlerin kurullara başkanlık edeceği’ yorumlarını beraberinde getirmiştir.

CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı, 2023 seçimlerinde dikkate alınması gereken en önemli konunun seçim güvenliği olduğunu ve tedbirlerin bu noktada artırılması gerektiğini, öncelikli hedefin seçim öncesi ‘yığma’ seçmenlerin önüne geçmek olduğunu ifade etmiştir. Bu bakımdan partilerin ev ziyaretleri yaparak durumu tespit edebileceklerini belirtmiş, “Yüksek seçim Kurulu’ndaki kayıtlı seçmen listesiyle evlerdeki seçmen sayısı arasında bir fark olup olmadığı araştırılması gerekmiştir. Yine yığma seçmen açısından hayali binalar olup olmadığının kontrolü gerekmektedir. Böylece YSK’ya göre 8 seçmenin kayıtlı olduğu adreste gerçekten öyle bir bina var mı yok mu görülebilir. ” ifadelerini kullanmıştır. Atıcı , seçim güvenliğinde en büyük sorunların seçim sırasında ve oy pusulalarının il seçim kurullarına taşındığı süreçlerde yaşandığını belirtmiştir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki  toplu oy kullanımı, kolluğun sandık görevlilerini sandıktan uzaklaştırması gibi sorunlar hakkında ‘’…Elbette seçim başa baş gidiyorsa bir tek oy bile önemlidir. Doğu ve Güneydoğu bölgeleri boş değildir. O bölgelerde CHP başta olmak üzere tüm partiler sandıkları bekliyor. Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti, başka partiden müşahit ve sandık görevlisi görevlendirebiliyor…’’ sözlerini söyleyen Atıcı, sandıkların korunması noktasında tüm muhalefet partilerin ortak çalışmasının önemini vurgulamıştır. [2]

  1. Seçim Döngüsünün Boyutları ve Altı Muhalefet Partisi

Altı Muhalefet Partisi liderinin yaptıkları toplantılara ilişkin ortak açıklamada seçim güvenliğini sağlamak amacıyla bir çalışma grubu oluşturduklarını belirtmeleri önümüzdeki seçimlerin dürüstlüğü ve güvenliğini tesis etmeye yönelik sivil kurumsal altyapı oluşturmaları anlamında önemli olmuştur. Son birkaç seçimden beri bu alanda oldukça başarılı sivil toplum girişimleri olmuştur.

Nitekim Oy ve Ötesi Derneği 2014 yılından itibaren “Seçim kanununun ve yönetmeliğinin doğru olarak uygulanması, kampanya finansmanı, tarafların halka görüşlerini eşit şartlarda aktarabilmesi, medya erişiminde fırsat eşitliği, devlet olanakları ve parti kaynaklarının ayrımı, kamu kurumlarının ve devlet medya organlarının taraflara eşit mesafede duruşu, toplantı ve ifade özgürlüğü, seçmen kütüklerinin doğru ve şeffaf şekilde hazırlanması, sayım ve tutanak birleştirme süreçlerinin şeffaflığı” kriterleri [3]bağlamında taraf gözetmeden seçim döngüsüne katkı koymaktadır. Yine, kısa bir süre önce adil ve güvenli bir seçim ortamının sağlanması, halk iradesinin her türlü şaibeden uzak şekilde sandığa yansıması için bazı demokratik kitle örgütleri, sivil inisiyatifler, emek ve meslek örgütlerinin katılımıyla Seçim Güvenliği Platformu oluşturulmuş, platform hedefini   “yaklaşan seçimlerde sandığa gidecek olan ve hangi partiye oy verirse versin her seçmenin oyunun kullandığı gibi çıkması, seçimin adaletli bir şekilde, güvenlikle sonuçlanması” şeklinde koymuştur.[4]

Altı Muhalefet Partisinin oluşturduğu belirtilen kurulun meseleye dar anlamda salt seçim güvenliği bağlamında değil, seçim döngüsünün boyutları temelinde yaklaşmaları, seçim süreci ve sonuçlarına ilişkin oluşabilecek soru işaretlerini minimum düzeye indirme anlamında zorunludur.

  • Seçim döngüsünün boyutları:

Seçim öncesine ilişkin; seçim yasaları, seçim prosedürleri, seçim çevreleri, seçmen kaydı, siyasi parti ve aday kaydı, medya kapsamı; Seçim kampanya süreci, kampanya finansmanı, Seçim günü kriterleri; oy verme süreci, oy sayımı, Seçim sonrasına ilişkin kriterler; Sonuçların ilanı, seçim otoriteleri.

Kurulun diğer muhalefet partileriyle de işbirliği yaparak, seçim döngüsünün tüm boyutlarıyla ilgili yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri ve güvenliği, dürüstlüğü sağlamaya yönelik geliştirecekleri tasarımlar, genel merkez- yerel teşkilatlar eşgüdümünde bütünleşik kurumsal yapılanmaya gidilmesi, önümüzdeki seçimlerin bir yandan meşruiyetini, diğer yandan muhalefetin seçimden başarılı çıkmasında katkı yapıcı olacaktır.[5]

SONUÇ

Temsili demokrasinin anahtarı seçimler olmuştur. Demokrasinin en önemli noktası olan seçimlerin  adil ve güvenli olması gerekmektedir. Seçimlerin adil ve güvenli bir şekilde yürütülmediği bir ülkede demokrasi kırılmalar yaşar ve halk güvensiz bir yaşam sürer. Halkın güvenli katılımı ne kadar önemliyse oyların sayımı da bir o kadar önemli olmuştur. Seçmenlerin seçime bağlılığı kadar seçimde uyulması gerekilen şeffaflık ilkesi güvenli bir seçimin alt yapısını oluşturur.  Türkiye’de ise seçim güvenliği dönem dönem güvensiz zamanlar geçirse de özellikle Altı Muhalefet Partisinin oluşturduğu kurul ile seçim döngüsünün boyutları dikkatte alınarak günümüzde kendini geliştirmeye ve daha güvenli bir ortam sağlamaya başlamıştır.

[1] Seçim güvenliği: Niçin ve nasıl? , Tanju Tosun

[2] Seçim güvenliği: Riskler ve alınması gereken önlemler neler? ,  Müzeyyen Yüce

[3] SEÇİMLER , Oy ve Ötesi

[4] Seçim Güvenliği Platformu kuruldu , Dünya Gazetesi

[5] Seçim güvenliği: Niçin ve nasıl? , Tanju Tosun

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...