Ortak Akıl Politika Geliştirme

Türkiye Cumhuriyeti-Amerika Birleşik Devletleri İlişkilerine Tarihsel Bakış (3)

 

Sonuç

Türk-ABD ilişkisinin hangi yönde evrileceğinin bölge için büyük önem taşıdığı mutlak bir gerçektir.maktadır. Her şeyden önce Amerika bir süper, Türkiye ise bölgesel bir güçtür. İki ülkenin tehdit algıları, öncelikleri, hedefleri ve çıkarları çoğu zaman birbiriyle çelişmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Türkiye’nin önemini belirtmek için “model ortaklık”, “gelişmiş ortaklık”, “stratejik ortaklık” ve “kilit ülke” gibi terimler kullanılmıştır. Bu kadar çok sıfatın kullanılmasının nedeni, Türkiye’nin ABD ve Batı Dünyası ile olan ilişkisinin tam olarak tarif edilememesidir.

Yakın geçmişte ABD-Türkiye ilişkileri kişisel bazda, ülkelerin liderleri arasında sürdürülmüştür. Alışılmışın dışında bir başkan profili çizen Donald Trump ile girdiği seçimi kazanan Joe Biden ABD’nin 46. başkanı olarak 20 Ocak 2021 tarihinde göreve başlamıştır. Seçim öncesi yaptığı Türkiye ile ilgili konuşmalarda mevcut iktidara ve onun liderine karşı ifadeler kullanmış ve yasal yollardan bu iktidarın sonlandırılması gerektiğini söylemiştir. Başkan Barack Obama’nın yardımcılığı görevinde bulunan Joe Biden ABD’nin yerleşik kurumlarının öneminin farkında olan ve kurulu düzenin unsurlarıyla yakın işbirliği içinde çalışacak bir tip politikacıdır. Bu bağlamda, Trump’ın aksine NATO’yu önemseyeceği öngörülmüştü. Joe Biden’ın birkaç kez resmi olarak Türkiye’yi ziyaret etmesi ve ülkeyi iyi tanımasına karşın uzun süre kendisi ve yönetiminin  önemli kişileri Türk otoriteleri ile ciddi bir diyalog kurmamışlardır. Biden, 1915 olayları için “soykırım” ifadesini kullanarak olumsuz tavrını açıkca ortaya koymuştur.

ABD-Türkiye ilişkilerini etkileyebilecek aktüel iki konudan birincisi 2022 yılı Şubat ayı sonunda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan krizdir. Türkiye göreceli tarafsız bir tutum izlemiş, ateş-kes ve nihai barışı sağlamaya yönelik ciddi girişimde bulunmuştur. Ancak başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı dünyasının Ukraynaya olan desteğiyle bu ülkenin direncinin artması ve savaşın uzaması uzun vadede Türkiye’nin kesin bir tavır almasını gerektirecektir. Bunun ilk işaretleri Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine talip olmalarıdır. Söz konusu iki ülkenin üyelik için resmi başvurması halinde prosedür gereği  her NATO ülkesinin parlamentosunda bu talep oylanacaktır. TBMM’de alınacak her türlü karar bir NATO ülkesi olan Türkiye’yi zor durumda bırakacaktır.

Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile yoğun ekonomik, siyasi ve askeri ilişkileri olan Türkiye’nin “Bitaraf olan bertaraf olur” anlayışı ve dış baskılar etkisiyle bir tercihde bulunmasının, tercih hangi yönde olursa olsun, Türkiye için sorunlara yol açacağını tahmin etmek güç değildir.Mevcut hükümetin yapılacak seçimde iktidarını ve “Kanal İstanbul” projesi için ısrarını sürdürerek bunu gerçekleştirmesi halinde Montrö antlaşması gündeme gelecektir. Bu antlaşmanın Boğazlar ve Marmara denizini ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Morton Abramowitz, Türkiye’nin ABD’de ilgi konusu olmadığını, kamuoyunun kayıtsızlığından dolayı medyanın da dikkatini çekmediğini ifade etmektedir. Ayrıca etnik kökenli iki baskı grubuna, Yunan-Amerikan ve Ermeni-Amerikan lobilerine de dikkat çekmektedir. Bu gruplar Kongre, yürütme organı ve medya üzerinde etkilidir ve böylece Türk karşıtı görüşlerini yaymaktadır (Abramowitz,2000). Türkiye’nin yapması gerekenler, ABD basınında daha fazla yer alarak ABD halkına ulaşmanın yollarını aramak, kamu diplomasisine yoğunlaşmak ve ABD Kongresi ile ilişkilerini arttırmaktır.

İkili ilişkileri yakın ve orta vadede etkileyecek bir çok faktör vardır. Bunlar arasında, Türkiye’nin İran, İsrail ve diğer bölge ülkeleri ile ilişkilerini saymak mümkündür.

ABD-Türkiye ilişkilerinin olumlu bir yönde gelişeceğini varsayan iyimser olasılık,Türkiye’de yapılacak seçimde iktidarın değişmesiyle  Biden yönetiminin yaklaşımının bu duruma paralel değişmesi ve iki ülkenin çıkarları doğrultusunda makul çözümler için işbirliği yapmasıdır. İhtilaflı konular iyi niyet ve işbirliği yoluyla en aza indirilebilir. Batı dünyası ve ABD, Türkiye’den sorunların çözümü sürecinde daha fazla uzlaşmacı olmasını bekliyor. Ancak, Türkiye’nin bölgedeki süper güçlerin planladığı oyunları aksatma yeteneğine sahip olduğuna dikkat edilmelidir. Bölgede adil ve sürdürülebilir bir çözümün sağlanması sadece bölgede istikrar ve barışı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye ve ABD’nin çıkarlarına da hizmet edecektir.

Mevcut çözülmemiş sorunların yol açtığı tablonun zaman içinde düşmanlığa dönüşme tehlikesi vardır. Karamsar olasılık, ABD’nin PKK ve onunla bağlantılı Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PYD Kürt gruplarına askeri ve siyasi desteğinin devam etmesi, Halk Bankası ile ilgili mahkeme  sorunu,  İran ‘ın durumu, Türkiye’nın aldığı S-400 Hava Savunma Sistemi’nin yarattığı gerginliğin devamı, F-35 alımı krizi, Türk-Yunan ilişkilerindeki gerginliğe çözüm bulunamaması ve Doğu Akdeniz’deki enerji konusundaki anlaşmazlık gibi sorunların  bölgedeki tansiyonun giderek artmasına yol açmasıdır.

Kongre’nin S-400 Hava Savunma Sistemine karşı çıkmasının iki temel nedeni var. Kongre, Rusya’nın Avrupa üzerindeki etkisini önlemek istiyor, ayrıca F-35’lerin görünmezlik özelliğinin S-400 Hava Savunma Sistemi devreye girdiğinde test edileceğine inanıyor. S-400 Hava Savunma Sistemi aldığı için Türkiye’ye karşı yaptırımların uygulanması düşünülürse, daha önce Rusya’dan gelişmiş silah sistemleri satın almış olan Suudi Arabistan, Hindistan, Mısır, Suriye ve Katar gibi ülkeler için de benzer adımların niçin atılmadığı sorusunu Türkiye haklı olarak gündeme getirebilir.

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını toprak bütünlüğü için yaşamsal  bir tehdit olarak değerlendirmekte ve bunu net bir biçimde kırmızı çizgisi olarak tanımlamaktadır.Türk yetkililer, Suriye’nin Kuzeyindeki Türk askeri varlığının gerekçesi ve önemi hakkında Amerikalı yetkilileri ikna etmek için çok gayret sarf etmeli ve Amerikan Kongresi nezdinde yoğun lobi faaliyetinde bulunulmalıdır.

ilgilendirdiği, açılacak kanalın yeni bir durum olması nedeniyle Montrö kapsamında olmayacağı tezi öne sürülebilir. Bu anlayış doğrultusunda  yapılacak girişimlerin Türkiyeyi zor durumda bırakacağı kesindir.

Çözülemeyen zor sorunlar, öngörülen yakın gelecek için karamsar bir tablo çizmektedir. Mevcut kilitlenme, Türkiye-ABD ilişkilerinin daha fazla kötüleşmesine neden olabilir . Ortadoğu coğrafyası güç dengesinde aktif rol oynamakta olan Rusya ve İran başta olmak üzere diğer güçlerin de denklemde yer alması öngörülemeyen sonuçlar doğurabilir.

Her iki tarafın karar vericilerinin tutumları, Türk-Amerikan ilişkilerinin ne yönde  gelişeceğini tayin edecektir. İlişkilerin olumlu yönde ilerlemesi için karşılıklı menfaatlerin güçlendirilmesi, çıkar çatışmalarının makul çözümlere kavuşturulması ve geçmişde yaşanan krizlerin neden olduğu zararlar hatırlanmalıdır.

KAYNAKÇA

Kocabaşoğlu,Uygur. Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika.(America in Anatolia with its own Documents) İstanbul: Arba, s.25, 1989.

Akgün, Seçil Karal. Osmanlı İmparatorluğunda Mormon Misyonerler ( Mormon Missionaries in Ottoman Empire). Yaylacılık Matbaacılık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İstanbul, s.70-77, 2014.

Kocabaşoğlu, Uygur. Anadolu’daki Amerika (America in Anatolia). Ankara: İmge Kitabevi,s.20-30 2000.

Stone, Frank Andrews. Academies for Anatolia. San Francisco: Caddo Gap Press,pp.3-54, 2006.

Mango ,Andrew. Ataturk: The biography of the Founder of Modern Turkey. NewYork :Overlook Press,pp.388, 2002.

www.ismetinonu.org.tr> tarihte-bugun-16 Ocak

Fukuyama Francis. The End of History and the Last Man. The Free Press, NewYork, 1992

Kissinger, Henry. Diplomacy. NewYork :Touch Stone, Simone and Schuster,pp. 814-815, 1994,

Kramer, Heinz . Avrupa ve Amerika Karşısında Değişen Türkiye ( A Changing Turkey- The Challange to Europe and the United States). Translation by Ali Çimen. İstanbul: Timaş Yayınları and Brookings Institution Press,pp.329-331, 2003.

Pope ,Nicole and Pope Hugh. Turkey Unveiled. A History of Modern Turkey. NewYork,:The Overlook Press,pp.290-301,1997

Hale, William. Turkish Foreign Policy,1774-2000. London: Frank Cass Publishers,pp.218-228, 2000.

Clinton,William J.” Remarks to the Turkish Grand National Assembly in Ankara”, online Gerhard Peters and John T. Woolley, The American Presidency Project, http://www.presidency.ucsb.edu/node/228987

Bush ,George W.  Decision Points. NewYork :Crown Publishers,pp.250,2010.

Woodward, Bob. Saldırı Planı (Plan of Attack).Translation by Melih Pekdemir and Şefika Kamcez. Ankara:Simon and Schuster Inc. and Arkadaş Yayınevi,s.154,2004.

Ziya  Kivanc Kirac, Kisman Zulfukar Aytac Kısman, Bogdan Andrei Sofronie, Norina  Christiana Orha. “The United States of America Effect on Turkey-European Union Relations”. Procedia Economics and Finance 15,pp.1697-1703,(2014.

Rice,Condoleezza. No High Honor. NewYork:Crown Publishers,pp.330, 2011.

Atmaca, Ayşe Ömür . “The Geopolitical Origins of Turkish-American Relations: Revisiting the Cold War Years”. All Azimuth A Journal of Foreign Policy and Peace  3, No 1,s 19-34, 2014

Barkey, Henri J. ” Turkish-American Relations in the Postwar Era: An Alliance of Convenience”. Orient 33,pp.447-464,1992.

Brzezinski, Zbigniew. Strategic Vision. America and the Crisi of Global Power. NewYork :Basic Books,pp. 136,  2012.

Afacan, İsa. “Turkish-American Relations in the Post-Cold Was Era, 1900-2005”. Doctorate Thesis. Florida International University, FIU Electronic Theses and Dissertations, (March 31,2011). Simon and Schuster Inc and Arkadaş Yayınevi, 2004, Ankar, p. 154g in mind that a negative answer is likely agenda of the brief

Abramowitz, Morton. The Complexities of American Policymaking on Turkey. Editor Morton Abramowitz. Turkey’s Transformation and American Policy. NewYork: The Century Foundation Press,pp.180-181, 2000.

Simon and Schuster Inc and Arkadaş Yayınevi, 2004, Ankar, p. 154g in mind that a negative answer is likely agenda of the brief

 

 

 

 

Ortak Akıl Politika Geliştirme

Sosyal Medya

Bizi takip edin, birlikte daha güçlüyüz...